1 Ocak 2010 Cuma

ÖNCEKİ YAZIM İÇİN ÖZÜR DİLİYORUM.


19.10. 2009 tarihin de domuz gribi ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Bu yazımda aşı olmanın doğru bir tercih olduğunu belirtmiştim. Yanılmışım. Youtube de izlediğim bir video fikrimi değiştirdi. Birinci ağızdan Finlandiya sağlık bakanı Rauni Kilde ile yapılan röportajın videosu idi.( http://www.youtube.com/watch?v=8LQtu4mO8iY ) Aşağıda sizin de okuyacağınız gibi domuz gribi aşısı olmanın, tehlikeli ve riskli bir tercih olduğunu. aşı olmamanın daha akılcı olacağı kanısına vardım. Bu güne kadar henüz olmayan varsa lütfen olmasın.

Röportaj aynen şöyle.

- Evet genellikle Amerikalılar zorluyorlar. Hepimiz Amerikan şirketlerini biliyoruz. Fakat genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve bunun gibi şeylerin gelecekle nelere yol açacağını bilmiyoruz. Çünkü bu tür şeylerin deneyleri uzun bir zamanı kapsar. Ve 20 yıl sonra neler olacağını da bilmiyoruz. Tıpkı cep telefonlarının 20 yıl sonra nelere yol açacağını bilemediğimiz gibi. Ancak yavaş yavaş anlama başladık. Mesela bizler (Bilim adamları) arasında cep telefonlarının KÖRLÜĞE, BEYİN TÜMÖRÜNE VE KANSERE YOL AÇTIĞI tamamen bilinen gerçekler olduğu gibi.

- Fakat bu uzun bir zamanı kapsayan bir deney. Peki bu frekansların ve cihazların bizler üzerinde denenmesi için özel olarak ve üretildiğine inanıyor musunuz. Bizim durumumuzu değiştirmeye veya öldürmeye mi çalışıyorlar.

- En azından bizi bayağı hasta yaptığı bir gerçek. Bir elitin ulaşmak istediği amacı olduğundan beri bunun dünya nüfusunu 3/2 oranında azaltmayı hedefleyen bir planın parçası olduğunu biliyorum.

- Bize yeni yaklaşan bir tehlike olan grip vakasını açıklayabilir misiniz.

- Domuz gribi mi? O tamamen bir saçmalık. Yani gerçekten büyük bir saçmalık. Burada esas tehlikeli olan domuz gribi değil. TEHLİKELİ OLAN AŞISI. Çünkü bu grip sözüm ona domuz, insan ve kuş gribinin birleşimi bir hastalık. Fakat elbette bütün bunların ardında yatan gerçek dünya nüfusunu azaltmaktan ve bundan milyarlar kazanmaktan başka bir şey değil. Bush’un sağ kolu Rumsfeld aynı zamanda bu aşı üretimini yapan büyük ilaç şirketlerinin sahiplerinden biri. Dünya nüfusunu azaltma amacını gütmeye başladıklarından beri çocuklar ve hamile kadınlar ilk olarak aşı olmalılar demeye başladılar. Bunun ise tek amacı gelecek kuşakları yok etmek.

- Yani siz bir şekilde hükümetleri uyarmaya çalışıyorsunuz.

- Hükümetleri değil fakat Finlandiya hükümetine yazılı bir açıklama yaptım. Çünkü bunun işe yarayacağını zannetmiyorum. 1978 de ABD eyaletlerinde domuz gribi vakası baş gösterdiğinde aşısını üç hafta sonra durdurdular. Çok fazla insanın sinir sistemleri yok olduğu için oldu. Fakat şimdilerde biraz düzeltme yaparak tekrar aynı aşıyı üretiyorlar. 1978 den sonra zarar gören insanların tazminat davası açmamasını garantilemek için ki İLAÇ ŞİRKETLERİNİ DOĞAN YA DA DOĞACAK OLAN ZARARLARDAN MUAF TUTAN YASALAR çıkardılar. Daha önce 1978 de ödemek zorunda kaldıkları çok fazla tutarda tazminat vardı. Fakat şu andaki çıkardıkları yasalarla İlaç şirketleri DOĞACAK HİÇBİR ZARARDAN SORUMLU DEĞİLLER. HATTA HASTA OLAN ALDIĞI İLAÇTAN ÖLSE BİLE.

- Yani bir bakıma bizi zehirleyip ve öldürüp bundan paçayı yırttıklarını söylüyorsunuz.

- Evet aynen öyle.

- Peki bu nasıl oluyor? Nasıl bu kadar hükümet bu yasaları çünkü henüz izin vermiyorlar.

- Çünkü şu ana kadar hiç kimse bir şey yapmadı. Şu anda medya da korkutucu programlar yaptırıyorlar. Şu yasayı çıkarırsak şu olur, bu olur, felaket olur diye insanları bombardımana tutuyorlar. Korkunçta o da bu da kısacası sadece propaganda. İnsanlar korkuyor. Çünkü ne olacağını bilmiyorlar. Biliyorsunuz WHO (Dünya sağlık örgütü.) şu anda herkesi aşı olmaya zorluyor. DAHA ÖNCEDEN WHO NUN HERHANGİ BİR HÜKÜMETİ KENDİ VATANDAŞLARINI AŞI OLMAYA ZORLATACAK BİR YETKİSİ YOKTU. Sadece hükümetlere öneri verecek bir yetkisi vardı. Fakat 1997 ya da 1998 de bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre eğer bir salgın olacak olursa gerçekten ciddi bir salgın, ancak o zaman hükümetlere emir verecek bir yetki aldı. Bu yasanın çıkmasının hemen ardından WHO bu salgını hemen en üst seviye 6 ya alıverdi. Şu anda dünyada istediğiniz herhangi bir yere gidin, insanlar hasta falan değil. Hasta olanlar da milyonlar değil. YANİ BU SADECE HÜKÜMETLERE AŞI ALDIRMAYA ZORLAMAK İÇİN ÇIKARILMIŞ SAHTE BİR SALGIN ALARMIYDI. Fakat elbette bu işe yaramayacak.

- Yani size göre WHO tarafından verilen salgın alarmı aslında yalan mı?

- Elbette yalan.

- Neden bunu yapıyorlar?


- Fakat şunu hatırlamasınız. Her zaman şu soruyu sorun. KİMİN BUNDAN ÇIKARI VAR. Birileri WHO tarafından zorlanıyor.

- Fakat kimin tarafından?

- Bigpharma.

- Bigpharma nedir?

- O şu anda dünyanın populasyonuyla ve parasıyla yakinen ilgilenen birileri (İronik)

- Peki sizce bu komploların en büyük ilgi alanı nedir. HEDEF NEDİR?

- HEDEF DÜNYA NÜFUSUNUN BÜYÜK BİR BÜLÜMÜNDEN KURTULURKEN ONLARDAN OLABİLDİĞİNCE PARA KOPARABİLMEK. Fakat bu sefer zannımca her şeyi yanlış hesaplıyorlar. Çünkü bu 2009 yılının 14 – 15 mayısında olan toplantıda neredeyse insanlar bu konuyu tartışırken ikiye bölündü. Toplantıda çoğu insanın Mr. Kissinger’in dünya nüfusunun 3/2 sini yok etme planıyla hemfikir olmadığını söylemeliyim. Örnek olması için Finlandiya hükümeti bir karar aldı ve yasayı değiştirdi. Ki bu çok ilginç bir olay. Değişen yasaya göre Domuz gribi artık tehlike, ciddi ve bulaşıcı salgın listesinde değil. Bunun anlamı ise insanlar bu gribin aşısı için kendi ceplerinden para ödemeliler. Fakat benim kanımca elbette bu avukatlar için illegal bir soru. Eğer bir virüs tehlikeli ve bulaşıcı değilse o virüs için aşıyı zorunlu hale getiremezsin değil mi? Yani benim kanımca o toplantıda alınan karar çok zekiceydi. Aynı zamanda Norveç’teki sağlık enstitüsü direktörünün de İnsanları aşı olmaya zorlamanın bir anlamı olmadığını fakat isterlerse aşı olabileceklerini söylediğini bir yerde okudum. Ve UMARIM HİÇ KİMSE BU AŞIYI OLMAZ. ÖZELLİKLE ÇOCUKLAR VE HAMİLE KADINLAR. KISACA HİÇ KİMSE.

Okuduğunuz gibi aşının bizzat hastalığından daha tehlikeli olduğu anlaşılıyor. Bana da mantıklı geldi. Bu nedenle ilk yazımdan dolayı yanlış bilgilendirme nedeniyle okuyucularımdan özür diliyorum. İnşallah bu yazım nedeniyle kimse aşı olmamıştır.

Herkese sağlıklı günler dilerim. Yeni giren 2010 yılının herkese huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle.

Her şey gönlünüzce olsun.