27 Mayıs 2011 Cuma

DİN DEYİNCE..!


          Din kavramı aslında özel bir konudur. Din ile ilgilenen kişi önce din nedir olgusunu idrak etmiş olmalıdır. Yani Din yalnızca Allah tarafından, yaratıcı tarafından düzenlenmiş, insanlardan da uyulması önerilmiş bir sistemdir.

          Bu konuda da kabul edilen iki tür Allah olgusu vardır.

          1 – İnsan yaşamına hiç bir şekilde karışmayan, insanı ve varlık alemini yarattıktan sonra köşesine çekilmiş uzaklarda bir tanrı olgusu.

          Bu anlayışa sahip olanlar, yaşamın dünya yaşamı ile sınırlı olduğunu, eylemlerinden de kimseye hesap vermenin söz konusu olmadığı kanaati vardır. Allah varsa bile onu o unvana kendisinin getirdiğini düşünmektedir. Dolayısıyla Allah, hayata uzak yaşama müdahil olmayan bir varlık konumundadır. Tabii böyle olunca da O’nun insana önereceği din kurallarını da kendisinin oluşturması gerektiği, yani doğru ve yanlışı, kendisinin tercihi doğrultusunda oluşması gerektiğini zanneder.

          2 –Allah kavramını, yine Allah’ın kendisini tanıttığı şekilde kabul eden, yaşamına her yer ve zamanda müdahil olduğunu, doğru ve yanlışın ancak onun tarafından tespit edileceğini, Yaşamın sonsuz ve iki safhadan oluştuğunu, ikinci safha yani ahiret; Dünya yaşamındaki eylemlerin sonucu oluşacak kazanım ve kaybedilenlerle şekilleneceğine inanır. İdrak edilen Allah algısının hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını, önerilere uymanın sadece insanın kendisine yarar sağladığını benimser.

          İşte din dediğimiz olgu, yaşamdaki doğru ve yanlışların açıklandığı ana sistemdir.


          1. Gruptakiler her hangi bir özel eğitim almadan, kendi kendine oluşmuş zannetmeleri, vehimler şeklindedir. Mesela Kur’an ı mealden okuyup dini öğrendim diyenler de bu gruba girerler. Çünkü Kur’an ı doğru anlamak için ayetlerin geliş zamanlarını, o zamanki toplum yapısını bilmeyen birinin yorumu farklı olacaktır. Dolayısıyla kişinin özel bir eğitimden geçmesi zorunludur. Kuran’ı Arapça bilmeden yüzüne okumak, ama hafız gibi ezberden tekrarlar etmek insana bir yarar sağlamaz. Böyle birinin zihninde oluşacak Allah ve din anlayışı yanlıştır. Bu şekilde yetişmiş birinden fikir alıyorsanız siz de yanlış yoldasınız demektir.

          2. Gruptakiler Allah ve din olgusunu öğrenmek ve bilmek için özel çaba ve çalışma yapan kişilerden oluşur. Allah’ı Allah’ın kendisini tanıttığı gibi tanımayı, Din sistemini en son ve güvenilir kaynaklardan araştırarak öğrenir ve uygular.

          Görüldüğü gibi çoğumuz 1. gruba giren konumdayız. Yani gözü kapalı yürüyoruz. Kendi zanlarımızı, vehimlerimizi din zannediyoruz. Günümüzde öğretilen din eğitimi de bu grubun anlayışına göre oluşuyor.  Yüzüne kuran okumayı ve birkaç ayeti, duayı Arapça okumayı öğretmenin din eğitimi olduğunu düşünüyoruz.

          Din okulda öğrenilemez, yaşamın bizzat içinde yaşayarak öğrenilir. Bir jimnastikçiyi düşünün. Vücudu ideal duruma getirip amaca uygun hareketler yapmasını sağlamak için kitap okuyarak, okula giderek öğrenemez. Okula gider teknik bilgilerini öğrenmek için, salona gider antrenman yapmak için. Her ikisinde de bir öğretici bir antrenör mutlaka gereklidir. Piste çıktığında ne kadar başarılı olduğu ortaya çıkar.

          İnanan herkesin cuması Mübarek olsun.



Kaynak; Mustafa İslamoğlu.