25 Mart 2011 Cuma

İNANÇ KAVRAMI


Din kavramı aslında özel bir konudur. Din ile ilgilenen kişi önce din nedir olgusunu idrak etmiş olmalıdır. Yani Din yalnızca Allah tarafından, yaratıcı tarafından düzenlenmiş, insanlardan da uyulması önerilmiş bir sistemdir.

Bu konuda da kabul edilen iki tür Allah olgusu vardır.

1 – İnsan yaşamına hiç bir şekilde karışmayan, insanı ve varlık alemini yarattıktan sonra köşesine çekilmiş uzaklarda bir tanrı olgusu.

Bu anlayışa sahip olanlar, yaşamın dünya yaşamı ile sınırlı olduğunu, eylemlerinden de kimseye hesap vermenin söz konusu olmadığı kanaati vardır. Allah varsa bile onu o unvana kendisinin getirdiğini düşünmektedir. Dolayısıyla Allah, hayata uzak yaşama müdahil olmayan bir varlık konumundadır. Tabii böyle olunca da O’nun insana önereceği din kurallarını da kendisinin oluşturması gerektiği, yani doğru ve yanlışı, kendisinin tercihi doğrultusunda oluşması gerektiğini zanneder.

2 – Allah kavramını, yine Allah’ın kendisini tanıttığı şekilde kabul eden, yaşamına her yer ve zamanda müdahil olduğunu, doğru ve yanlışın ancak onun tarafından tespit edileceğini, Yaşamın sonsuz ve iki safhadan oluştuğunu, ikinci safha yani ahiret; Dünya yaşamındaki eylemlerin sonucu oluşacak kazanım ve kaybedilenlerle şekilleneceğine inanır. İdrak edilen Allah algısının hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını, önerilere uymanın sadece insanın kendisine yarar sağladığını benimser.

İşte din dediğimiz olgu, yaşamdaki doğru ve yanlışların açıklandığı ana sistemdir.

1. Gruptakiler her hangi bir özel eğitim almadan, kendi kendine oluşmuş zannetmeleri, vehimler şeklindedir. Mesela Kur’an ı mealden okuyup dini öğrendim diyenler de bu gruba girerler. Çünkü Kur’an ı doğru anlamak için ayetlerin geliş zamanlarını, o zamanki toplum yapısını bilmeyen birinin yorumu farklı olacaktır. Dolayısıyla kişinin özel bir eğitimden geçmesi zorunludur. Kuran’ı Arapça bilmeden yüzüne okumak, ama hafız gibi ezberden tekrarlar etmek insana bir yarar sağlamaz. Böyle birinin zihninde oluşacak Allah ve din anlayışı yanlıştır. Bu şekilde yetişmiş birinden fikir alıyorsanız siz de yanlış yoldasınız demektir.

2. Gruptakiler Allah ve din olgusunu öğrenmek ve bilmek için özel çaba ve çalışma yapan kişilerden oluşur. Allah’ı Allah’ın kendisini tanıttığı gibi tanımayı, Din sistemini en son ve güvenilir kaynaklardan araştırarak öğrenir ve uygular.

Görüldüğü gibi çoğumuz 1. gruba giren konumdayız. Yani gözü kapalı yürüyoruz. Kendi zanlarımızı, vehimlerimizi din zannediyoruz. Günümüzde öğretilen din eğitimi de bu grubun anlayışına göre oluşuyor.  Yüzüne kuran okumayı ve birkaç ayeti, duayı Arapça okumayı öğretmenin din eğitimi olduğunu düşünüyoruz. İnşallah inandığını iddia eden bizler 2. gruba girenlerden oluruz.

Herkesin cuması mübarek olsun.


Not; Kaynak F.Gülen.

18 Mart 2011 Cuma

BU KADAR ZORMU?

          Biliyor musunuz yarın asla dün olmayacak. Evrende her an yeniyi meydana getiren, yeninin ufuklarını açan bir yaratan varken bunun farkında olmayıp, yaşamı ve bizi düne döndürecek hiçbir güç yoktur. Bunu Kur’an O her an yeni bir şandadır. Rahman/29 ifadesi ile kesinleştiriyor.

        İnsanlık Hz. Muhammed’in getirmek ve anlatmak istediklerini anlayıp yeni ufuklara açılmak durumundadır. Yaşadığımız çağ bunun belirtilerini açığa çıkarmıştır. Hala bir kısım dinsel topluluklar dünün, yukarıda tanrı var anlayışı ile yaşamlarını devam ettirirken, batıda insanlar bugün yaratıcı, düzenleyici zeka anlayışına girmişlerdir.

        Ateizmin geçersiz olduğunu artık idrak ediyor aydınlar. Çünkü hiçbir şey kendini meydana getiren olmaksızın olmaz. Eğer şurada bilgisayar varsa bunu yapan vardır, bunu programlayan vardır. Öyleyse bu muhteşem sistem ve düzeni meydana getiren bir, var eden var. Bir şuur var. Bunu anlamak bu kadar zor mu?

        Cumanız mübarek olsun.

Kaynak A.Hulusi