16 Nisan 2014 Çarşamba

BAKARA SURESİ 28 FARKLI BİR YORUM



Bakara/28 – “Keyfe tekfürune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm* sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun”.

Allah'ı nasıl inkâr edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. (Elmalı)





Bu ayette farklı bir hakikat olduğu hissediliyor. Ayette Allah’ın varlığını bu kadar açık olduğu halde nasıl inkar edersiniz diyor. Hiç failsiz fiil, müessirsiz eser olur mu diyor. Allah, akıl nimetini verdiği insanın bu kadar akılsız karar verebileceğine şaşırıyor.

Ölü ve diri olma konusuna gelince; Kur’an a göre ölü ve diri tarifleri çok farklı. Önce birkaç ayeti inceleyelim.

Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz. (Bakara/154)

Allah'ın yukarıdan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde.. (Bakara/164)

.."Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara/260)

Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın; ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. (A.İmran/25)

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler. (A.İmran/169)

Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler. (En’am/36)

Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur. (En’am/95)

Ölü iken hidayetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? (En’am/122)

O putlar, hep ölüdürler, diri değildirler. (Nahl/21)

Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın. (Neml/80)



Ayetler çok, sadece bunlar bile insanın bedensel yaşam halini ölü olarak tanımladığına yeter. Diriliğin ise ancak hidayetle mümkün olacağını da açıkça beyan ediyor. (En’am/122) Durum böyle olunca bu ayetten şu anlam çıkıyor;

İnsan Allah’a imanın bilincinde ve sorumluluğunda yaşadığı sürece diri, sadece nefsinin yani bedensel güdüler çerçevesinde kaldığı sürece de ölüdür. İnsan ise bu iki kavram arasında gidip gelmeler halinde yaşar.

Demek oluyor ki insan dünyada yaşadığı süre boyunca  ölüp ölüp dirilmiş. Bedensel ölüm gerçekleştiğinde ise artık sona gelinmiş, ruh (“Bilinç”, “nefs”, “ben”) ise Allah’a götürülmüştür. Çünkü artık aynel yakıyn, her şey apaçık ortada olacak, bilinmezlik kalmayacak. Böyle bir durumda iman etmenin fayda vermediği hakikati de dikkate alındığın da sona gelindiği kesinleşmiş demektir.  Ben ayeti böyle yorumluyorum.


Ekabir

7 Nisan 2014 Pazartesi

HZ. ADEM'İN ÇOCUKLARI EVLENDİ Mİ?





Hz. Ademi şahsi manevi değil de bir fert gibi alırsanız, bunu da Kur’an a giydirirseniz     Kur’an böyle bir şey söylemediği halde, Tevrat’ın söylediğini Kur’an a giydirirseniz ondan sonra Ademin kızı ile Adem’in oğlunu everirsiniz, başka çareniz de yok zaten. Bizimki de böyle gözünüze bakar, yani nasıl oluyor yani, ensestmi oluyor falan. Siz de bir şey diyemezsiniz.

Kur’an da Adem; Ademoğlu, Ademoğlu Adem yerine kullanılır. Kapı gibi delili de Araf/11 ayetidir. Açıkça;

Ve lekad hâlâknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu (leküm değil) liAdem. (A’raf/11)

Sizi biz yarattık, sizi tasvir ettik, suret giydirdik size. Sizi, size. Ve sonra meleklere dedik ki Adem’e secde edin. (Siz, siz, Adem. -  Adem, siz ,siz.) (Siz Adem, Adem siz.) Anlaşıldı mı? Anlaşılmadı mı? Bırak dağınık kalsın o zaman. Anlayanlar anlamayanlara anlatsınlar.

Araf/11. ayeti daha ben ne yapayım, veriyorum. Kur’an Adem’den bir fertten bahseder gibi etmez. Onun için işte inna halaknâküm min zekerin ve ünsâ. (Hucurat/13) oradaki zeker ve ünsa yı Adem’e ve Havva’ya nispet etmek bir yorumdur, sadece bir yorum. O yorumun çok daha farklı yorumları da mümkindir, hepsi de birbirine eşdeğerdir.

Dolayısıyla bu manada artık Kur’an ın ne dediğini ve ne demek istediğini anlamak için ciddi manada keşif lazım, inkişaf lazım bu manada. Onun için bakınız ben A’raf/11. ayetini Adem;Ademoğlu. Ademoğlu; Adem manasında kullanılmıştır. Kapı gibi delili de oradadır diyorum.

O zaman Adem’in kızıyla oğlunu evlendirmeye gerek yok, Ademler olabilir, bir çok Adem. Aynı anda bir çok Adem yer yüzünün farklı taraflarında çıkmış olabilir, mümkindir. Yani rabbimiz beşere ruh üfledi ve beşer Adem oldu. Adem olmadan evvel beşler vardı, zaten var. Çünkü İnsan suresinin  ilk ayetinde diyor.
Hel eta alel'İnsani hıynün mined Dehri lem yekün şey'en mezkûra. (İnsan/1) İnsan üzerinden insanlaşıncaya kadar hiçbir şey olarak anılmaya değmeyen varlık olarak geçirdiği çok uzun bir süre olmadı mı bir süreç olmadı mı. ve ce'alna minelMai külle şey'in hayy. (Enbiya/30) biz her canlıyı sudan yarattık, insan da dahil buna. Ama asıl insan suresinin ilk ayetinde ki Hel eta alel'İnsani hıynün mined Dehri lem yekün şey'en mezkûra. İnna halaknel'İnsane min nutfetin emşâc. (2) Asıl insan suresinin 2. ayetinde sır İnna halaknel'İnsane min nutfetin emşâc Adem de bu nutfeye girer mi girmez mi.

Yine bir başka yerde halaknel’insane min nutfe; el insan; Orada ki lâmı tarif cins içindir, cinsin tüm unsurları içine girer. Arap dilinde böyledir. El İnsan’a Adem de dahil mi değil mi. Adem de dahilse Adem de nutfeden mi değil mi? Dahil, dahil olmadığına dair bir delil olması lazım. Dil ortada El insan cinsin tamamını içerir o zaman Adem de nutfeden. Öyle olması da olması lazım zaten.

Dolayısıyla çözüldü sandığımız bir çok problem çözülmemiş görüyorsunuz. Daha çok ekmek yememiz lazım, çalışmamız lazım. Onun için Kur’an ımız öyle bereketli ki metni bir kez iner manası sonsuz kez iner ve bizden gayret bekler kendisini anlamamız için. Onun için Efela yetedebberunel Kur'an. (Nisa/82) Kur’an üzerinde derin düşünmüyorlar mı emri sadece birinci nesle değildir tüm nesilleredir, hepimizedir. 

Mustafa İslamoğlu.