7 Nisan 2009 Salı

İLHAM VE ÇEŞİTLERİ


Ey doğru yolun isteklisi, İnsanın kalbine (şuuruna, gönlüne) doğan hatıralar Rahmani ve şeytani olmak üzere iki kısımdır.


Eğer kalbe doğan bu hatıraları teşhis edip, teşhisin Allah’ın rızasına muvafık bir emir ise bil ki bu doğan hatıralar Rahmanidir. Bu da ikiye ayrılır.


1 – Meleki ilhamlar (Meleklerden gelenler.)


2 – İlhamidir.


Meleki hatıra; kalbin sağ tarafından (olumlu ve doğru yönden) meleğim indirdiği hatıra ve düşüncelerdir.


İlhami hatıra; Sevinç duyulan herhangi bir şeyin kalbe ( Gönüle, şuura) doğuşudur.


Kalbe doğan bu tür iki hatıranın hakiki olup olmadığını şöyle anlaşılır. Kalbe doğan hatırayı nefis veya şeytan beğenmez, karşı durur ve gönülden atmaya çalışılıyorsa bu hatıra gelen şey ”Meleki” dir. Şayet nefis ve şeytan fazla tahrik etmez, karşı koymaz ve ister istemez kabul ederse, bu “ilhamidir.”


O halde Allah’ın rızasına muvafık düşen ve onu yapmak bir vazife olan amellerden ise Rahmani hatıralardandır. Böyle bir ilham, ucup (kibir, gurur) ve riyaya (Gösteriş için) kapılmadan o hatıranın hemen yapılması lazımdır.


Yasaklanmış olan şeyin bütün çabalarımıza rağmen çekinmek ve sakınmak mümkün olmazsa o zaman tevbe ve istiğfar ile meşgul olmak zorunlu hale gelir. Çünkü Allah korusun o yasaklanmış olan şeyin yapılması bütün iyi amellerimizin silinip yok olmasına sebep olur.

Şeytani Hatıralar; Eğer kalbe zihne, gönle doğan hatıra yasaklanmış veya inkar edilmiş şeylerden ise o şeytanın kuruntularından, yahut Nefsi- emmarenin (bedensel, hormonsal arzu ve istekler) vesveselerinden aldanma ve kandırmalarındandır. Her ikisine de meyletmek ve yerine getirmekten çekinmek ve Allah’a tevbe istiğfar etmek lazımdır.


Şeytanın zihinde oluşturduğu hisler ve nefsi emmarenin uyandırdığı his ve istekler arasındaki fark şudur.


Nefis; zihne doğurduğu ve kalbe akıttığı veya aktardığı hisleriyerine getirmekten kesinlikle dönmez. Yani vazgeçmez.


Şeytanın zihinde doğurduğu ise aldatmak yoldan saptırmak olduğu için zihne yolladığı hatıra ve hislerden vazgeçip zihni yine yasaklanmış başka bir düşünceye saptırır.


Nefsin zihinde oluşturduğu yani nefsin kalpte (şuurda,bilinçte) meydana getirdiği yasak olan işlerin yapılmasına ait hatıra ve düşünceler beş aşamada yapılmasını içerir. Bunlar;


1 – Hacis (endişe, kuruntu, evham) aşamasıdır. Nefsin yalnız hihinde doğurduğu düşünce şeklinden ibarettir. İslam alimleri söz birliği ile buna bir mesuliyet olmadığını kabul ederler.


2 – Hatır seviyesidir Nefiste cereyan eden şeydir. Yani sadece zihinde doğan düşüncenin, fikrin aşamasıdır. Buna da mesuliyet yoktur.


3 – Hadis-i nefs; aşamasıdır. Zihne doğan düşüncenin, fikrin yapılıp yapılmamasında nefis tereddüt eder. Buna da mesuliyet yoktur.


4 – Hem (keder üzüntü) aşamasıdır. Zihne doğan düşüncenin, fikrin yapılmasını tasarlamak, planlamaktır. Buna da bir mesuliyet yoktur. Yani fiiliyata geçmedikçe herhangi bir günahı yoktur. Bu aşamada iyilik ve kötülük birbirlerinden ayrılır. Bu aşamanın iyiliği amel defterine yazılır, fenalık ise yazılmaz.


5 - Azim; Aşamasıdır. Bunda zihinde doğan düşüncenin, fikrin yerine getirilmesine azmedilir. Fiiliyata geçilerek yapılır. Bu aşamada yapılan amel iyilik yönünde ise karşılığında sevap, kötülük yönünde ise azap görmekle ceza alır.


İşte insanın zihnine gelen düşünce ve fikirlerin ana kaynağı bunlardır. Dikkat edilecek unsur, bir eyleme geçmeden eylemin kaynağını tespit etmektir. Allah’ın ve Resulünün uyardığı ve sakındırdığı amelleri iyi bilmek gerekir. Amel şeklimizi bu terazide ölçtükten sonra azim aşamasına geçilmelidir.


Allah cümlemizi kendimizi koruyabilecek, kontrol edebilecek ilim ve basiret ile Rahmet etsin inşallah.


Kaynak; Şemsü's - SümûşHz.Mevlana Halid el- Bağdadi