Allah'ın kulu Emîrü-l-Mü'minîn
Ali'nin, Mısır'a vali ta'yîn etdiği Mâlîk İbni'l-Hârisi Eşterî'ye emri şudur:
"Vergisini tahsîl etmek,
düşmana karşı cihâd açmak, halka sulh ve selâmet temîn etmek, kendisine teslîm
edilen bilâdı i'mâr etmek için vali nasbetdiğimiz Mâlik İbni'l Harisi
Eşterî'ye, Allah'a ittikayı (ya'ni evâmir-i ilâhiyyeye ta'zimkâr, mahlûk-ı
Hudâ'ya karşı şefakatkâr olmayı), Kitâbında emrettiği farzlara ve sünnetlere tamamıyla
ittiba' etmeyi emrederim. Onlar öyle feraiz ve sünendir ki:
Hiçbir kimse ona tâbi olup
sımsıkı sarılmadıkça hayatta saâdet yüzü görmez; ve onlardan soyunmadıkça da katiyen
olup hüsran-ı edebî gayyasına düşmez. Ve sana, Allah'a elin ile, kalbin ile,
dilin ile yardımda bulunmalı (yani, Allah ile olmanı, hızbullah'da bulunmanı)
emrediyorum. Zira vücûdü ile mevcûd, sıfâtı ile mûhit, esmâsı ile malûm, ef'âli
ile zâhir, âsârı ile meşhûd olan Zât-ı Zülcelâl, kendisine ağırlayana izzet
verip aziz kılacağını tekeffül ediyor.
Keza sana bir de nefsini,
şehevâta saldırdıkça tepelemeni ( o nefis ki ruhun bineğidir) isyân edip
serkeşlik ettikçe dizginlerini çekmeni emrediyorum. Zira nefis devamlı fenalığa
âmirdir. Yalnız Allah'ın merhametine uğraşın da muhafaza edilmiş olsun. Sonra,
ey Mâlik! Bilmiş ol ki:
Ben seni öyle memleketlere vali
nasbetdim ve gönderdim ki, senden evvel oralarda birçok hükümetler hüküm sürdü,
adâlet yaptı, zulmetti...
Sen vaktiyle onları
seyrediyordun. İdare tarzlarını tahlil edip icraatını bakıp görüyordun. İşte
şimdi halk; sen nasıl valilerin icraatını gözetliyordun ise, onlar da senin
icraatına bakacaklar. Sen nasıl onlar hakkında söylüyorsan onlar da şimdi senin
hakkında söyleyecekler.
Binâenaleyh kimlerin sâlih
olduğu, yine Allah'ın kendi kullarının ağzından söylettiği sözlerle bilinir. O
halde hemen senin için, biriktireceğin sevimli zahîre, "amel-i sâlih
zahîresi" olsun. Onun için hevesatına mahkûm olma, ona hâkim bulun.
Sonra, sana helâl olmayan şeylerde nefsine karşı gayet hasis ol. Çünki nefsin; ister hoşlanıp zevk aldığı, ister istemeyip zevk almadığı şeylerde ona hasis olmak, onun hakkında adil'den başka bir şey değildir. Ve şuna dikkat et:
Sonra, sana helâl olmayan şeylerde nefsine karşı gayet hasis ol. Çünki nefsin; ister hoşlanıp zevk aldığı, ister istemeyip zevk almadığı şeylerde ona hasis olmak, onun hakkında adil'den başka bir şey değildir. Ve şuna dikkat et:
Kalbinde raiyye için geniş
merhamet ve muhabbet duyguları besle, onları lûtf ile karşıla. Katiyen o
zavallıları, fırsat bilip de kendilerini yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir
canavar kesilme. Zira onlar iki sınıftan ibarettir:
1.Ya dinde kardeşin,
2. Ya hilkatte bir eşindir.
Kendilerinden hatâ sâdır
olabilir, bazı ârızalar zuhûr edebilir. Gerek hatâ ile, gerek kaste makrûn
olarak işledikleri suçlardan dolayı ellerinden tutarak doğru yola getirmek
mümkündür. Nasıl sen Allah'ın, senin günâhından vazgeçip affetmesini istersen,
sen de onları affını sâyesi altına al. Çünkü sen onların fevkinde bulunuyorsun.
Emr-i vilâyeti sana verip vali yapan da senin fevkinde bulunuyor. Noksan sıfattan
münezzeh olan Allah ise seni vali nasbedenin fevkinde bulunuyor ve kullarının,
işini hakkıyla görmesini istiyor, seni onlarla imtihân ediyor.
Dikkat et! Olmaya ki Allah ile
harbe girip de kendini Allah'ın gadabına siper yapma. Zira ne O'nun inkikamına
dayanacak kadar kuvvet ve kudretin var, ve ne de afv ve merhametinden müstağnî
olabilirsin. Hele hiçbir afvinden dolayı katiyen pişmân olma. Sakın verdiğin
hiçbir azaptan dolayı da sevinme. Halletmek imkânını bulamadığın bir bâdireye
koşma.
Sonra: " Ben kuvvet, kudret
sahibiyim, emrederim, elbette itâat ederler" deme. Zira o tavır, o hâl
kalbi eskitir, fesâda verir ve neticede dini zaafa uğratır. Bunun neticesi de
felâkete koşmaktır. Eğer muktezâ-i beşeriyet ve gaflet, elindeki kudret ve salâhiyet
sana bir ululuk , bir hiss-i azamet getirirse; hemen fevkinde Allah'ın
melekûtunun azametine bak. O geniş kudretin saltanatına nazar et. Senin kendine
gücünün yetmediği şeylerde o Allah'ın sana karşı nasıl kadir olduğunu iyi
düşün. Bu tefekkür, senin yükseklerde gezen nazarını yere indirmeğe kâfidir.
Evet, onu yere indirir, haşmetini
giderir, seni terk eden aklını başına getirir. Sakın sakın, Allah ile büyüklük
yarışına kalkışma! Dikkat et, kibriyâ-i ceberûtunda O'na benzemeye özenme! O
öyle bir Allah’tır ki; her kahredici rezili zelil, her kendini beğenen
mütekebbiri perişân eder de bırakır.
Hakka karşı munsif ol. Ne kendin
hakkında, ne seninle hususiyetleri olanlar hakkında, ne de ra'yen hakkında
(ayrı muamele yapma). Allah'a ve Allah'ın kullarına karşı hiçbir vakit adaletten
ayrılma. Eğer ayrılırsan zulmetmiş olursun. Binâen'aleyh Allah'ın kullarına
zulmedenin, ibadullah tarafından davâcısı doğrudan doğruya Allah’tır. Allah da
birisine hasım oldu mu , o kimsenin bütün dayanakları çürük, bütün hüccetleri
bâtıl olur. Hem ölünceye kadar yâhut tevbe edip kabûl ettirinceye kadar Allah
ile ilân-ı harp etmiş olur.
İyi bil ki: Dünyada zulüm kadar
Allah'ın lûtfunu değiştirip, kahrını ta'cil edecek bir şey yoktur.Zira muhakkak
Cenâb-ı Hak, mazlumların âh u enînini işitiyor, zâlimleri elbette nazar-ı
celâli ile gözetliyor.
İşte yapacağın işlerin için öyle
insan seçmelisin ki: Raiyyenin memnûn olup râzı olacağı, hak hususunda ifrata,
tefrite gitmeyen, adâleti her yerde seri', umumun teveccühünü kazanabilecek
kimse olsun. Sebebi ise ekseriyetin hoşnutsuzluğu, birkaç kimsenin rızâsını
hükümsüz bırakır.
Şahısların gadabı ise, ekseriyet
içinde hiç olur gider. (Onun için umumu tutabilecek adamları seç, iş başına
getir )
Her vali için hâssa takımı kadar balâlı bir şey yoktur. Bunlar iyi günlerde daima yükü ağır, felaketli zamanlarda yardımı az, adaletten hiç hoşlanmaz, istemekten asla bıkmaz, verildiği zaman katiyen şükretmez, verilmezse olur olmaz şeyle savrulmaz, felâkete hiç sabretmeyen kimselerdir.
Her vali için hâssa takımı kadar balâlı bir şey yoktur. Bunlar iyi günlerde daima yükü ağır, felaketli zamanlarda yardımı az, adaletten hiç hoşlanmaz, istemekten asla bıkmaz, verildiği zaman katiyen şükretmez, verilmezse olur olmaz şeyle savrulmaz, felâkete hiç sabretmeyen kimselerdir.
Hulâsa, raiyyeden hiç kimse
bunlar kadar valiye ağırlık veren yoktur. Bunlar İslâm'ın birliğini bozarlar.
Halbuki İslâm'da esas birliktir, topluluktur, yekvücut olmaktır. Düşmana karşı
korunulacak silâh da odur. Binâenaleyh senin samimiyetin, muhabbetin, meylin
daima âmme-i ümmete olmalı! Ve en ziyade nefret edeceğin, yanına sokmayıp uzaklandıracağın
kimseler; halkın kusurlarını, ayıplarını araştıranlardır. Bu ahlakta olan
kimseleri yanından uzaklaştır. Zira nâs'ın öyle ayıpları olur ki; onların
örtülmesi herkesten daha ziyade valiye yakışır.
İşte onun için bu ayıpların sana
gizli kalanlarını sakın açmaya çalışma! Eşeleme! Senin hakkın; ancak muttali'
olduklarını temizlemek, ıslâh etmekten ibarettir. Muttali' olmadıkların
hakkında hükmü Allah verir.
Hem sen raiyyenin ayıbını gücün yettiği
kadar ört ki; Allah da senin, raiyyene karşı meydâna çıkmasını istemediğin
şeyleri örtsün.
İnsanlar üzerindeki bütün kin
ukdelerini bırak. Seni intikama sürükleyecek bağları kopar. Sıhhati sence iyi
belli olmayan şeylerin hepsi hakkında anlamamış gibi ol. Ötekini berikini ta'n
edip dedikodu yapan kimsenin sözüne hemen çarpılma, çabucak inanma. O, ne kadar
sûret-i haktan gözükse, saf davransa da o kadar dessasdır.
Çok dikkat et! Seni; zarurete
düşersin diye yapacağın hayrı önleyecek hasîsi yanına uğratma. Keza yapacağın
büyük işler için çalışmanı, kararını sarsacak korkağı yanına sokma. Zulme
saptıracak, ihtirâsı hoş gösterecek harîsi katiyen yanına alma, bu gibilerle
meclis-i meşveret kurma! Çünkü bu sıfatlar; gerek buhl olsun, gerek ihtirâs
olsun öyle fena huylardır ki; Allah'a su'-i zan bu tabiatlarla olur. Yani
Allah'a su'-i zan bu sıfatları bir araya toplar.
Dikkat et! Sana müşavir olanların
en fenası; senden evvel edepsizlerin dostu, vezîri olanlarla beraber çalışıp, edepsizlik
ve fenalıklara ortak olanlardır. Bunlara dikkat et, hiçbir suretle kendine
mahrem ittihaz etme. Zira canîlere yardım edenler, ancak zalemeye yâr
olabilirler. Binâenaleyh sen öyle adam seçeceksin ki: Hiçbir vakit zâlime
zulmünde yardım etmeyeni, günahkâra günâhını işlemesinde hiçbir suretle
kolaylık göstermeyeni olacak! İdare, tedbir hususundaki muvaffakıyeti,
ötekilerin re'yü tedbirine üstün olacak. İşte böyle adam seçeceksin.
Bu yazı; http://www.webhatti.com/islam-ve-din-kulturu/337697-hz-ali-k-v-nin-malik-ibn-i-ester-gonderdigi-emirname.html den alınmadır.