1 Temmuz 2009 Çarşamba

İbadet etmek


Dinimizde ibadet dediğimiz bazı çalışmalar vardır. Bu çalışmaların hem dünya yaşamında, hem de ahiret boyutunda bizim için olmazsa olmazlardandır. “İslam dininin özelliklerini benimsiyorum, kabul ediyorum.” diyerek Müslüman olan kişi artık gerçekleri görmüş, neyin ne olduğunu öğrenmek ve yaşamına yön vermekle sorumludur. Yoksa sadece “Ben de Müslüman’ım” dediği halde gereklerini yapmayan kişi, kendini kandırıyor demektir. Tıpkı akıl hastanesindeki delinin” ben Napolyon’um” demesi gibi. İbadet çalışmalarına verdiği önem ve ciddiyet oranında karşılığını görecektir. Bugün namaz ibadetinin, kalitesini arttıran ihlas ve ihsan konularını ele almak istiyorum.

Namaz ibadetimiz; Bu dünya yaşamımızda bizlere vücudumuzun asgari düzeyde hareket ederek kan dolaşımını düzenli tutmak, beyne daha çok kan gitmesini sağlamak suretiyle beyin faaliyetlerimizi verimli tutmak, solunumumuzu, sindirimimizi düzene koymak kolaylaştırmak gibi daha birçok fayda sağlarken, Ahiret boyutuna kullanmak zorunda olduğumuz hem Ruh bedenimize yüklenecek her türlü ilim. bilgi, tecrübeler, hem de çevre şartlarını düzenleme konusunda hayati bir öneme haizdir.

Ölüm değişiminden itibaren varlığımızı sürdüreceğimiz Ruhsal bedenimizle yaşama devam edeceğiz. Bu Ruhsal bedenin ihtiyacı ise ilim, bilgi, kazandığımız tecrübeler ve pozitif enerji(Sevap dediğimiz) gibi unsurlardır. Bunları ise beyin, edindiği her türlü bilgi, ilim ve diğer kazanımlarını bir tür enerjiye dönüştürerek ancak namaz dediğimiz çalışmalarla ruha yükleye bilmektedir. Bu işin ehli olanların anlattığı aynen şöyledir;

- Ahiret yurdundaki mesken, onda sakin olacak kimsenin haline tabiidir. Onun sakinleri kibir, bencillik, ve kendini üstün görmelik ehlinden ise Onların vasıflarındaki bu özellik, meskenlerine de sirayet eder. Meskenin sakinleri tevazuû, yumuşak huyluluk, mahviyet, fakirlik ve sıkıntı ehli ise onların bu halinden de bir şeyler meskenlerine sirayet eder. Cehennem ehlinin kibir, cebir ehli olduğu, Cennet ehlinin ise tevazuû ve mahviyet ehli olduğu bilinmektedir. Böylece kendi sakinlerinin vasıfları üstün gelmiş, cennet te ise kendi sakinlerinin vasıfları üstün gelmiştir. (1)


Allah Resulü (S.A.V.) Namaz ibadetinin önemini anlatırken;

“Namaz kılmayanın diğer amellerini Allah kabul etmez.” (İsfehani)

“Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.”(Bezzar)

“İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.” (Tirmizi)

“Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır.” (Nesai)

Hadisleri gibi sert uyarılarda bulunmuştur.

Namaz ibadetini yerine getirirken; İki özellikten bahsedilir. İhlas ve ihsan.

İhlas; İhlâs, doğru, samimî, katışıksız, dupduru olmak ve gösterişten uzak bulunmak demektir. Bu konuda Allah Resulünün(S.A.V.);

"Şüphesiz Allah, biçimlerinize ve sözlerinize bakmaz, işlerinize ve kalplerinize bakar." (İbn Mâce)

"Ameller ancak niyetlere göredir. Herkesin niyetine göre işlem yapılır." (Buhârî). Uyarılarına iyi dikkat etmek gerekir.

“Allah’ı görüyormuş gibi ibadet et ki, Sen O’nu göremesen bile, O seni görür.” Tavsiyesi ise kişinin niyetinin kalben de samimi olması gerektiğini işaret eder.

İbadetlerin ihsan boyutu ise; Kişinin kime, neden ibadet edildiğinin bilinmesi ve ciddiyetidir.

Şimdi akıllara bir soru gelebilir. O kadar ibadet eden insan var. Bunlar ihlas içinde ihsan kurallarına uyduğunu nasıl bilecek?

Bu konuda basit bir örnek vermek istiyorum.

İki kişi düşünün. Onlardan biri; Kimsenin olmadığı, in cinin top oynadığı, mesela çölde bir yerde tek başına İhtiyaçlarını gidermek için yardım isteyeceği, tanıdığı, ismini bildiği zengin birine seslenerek;

- Ey efendim falan! Bana şunu ver, beni şu işte çalıştır, çünkü sana muhtacım. Diye yalvardığını varsayın.

Bu kişiye baktığımız da “Delimidir, nedir.” gibi düşünürüz. Onu görecek herkes onunla alay edip haline güler değil mi. İşin tuhafı bu adam kendi zannına göre bu türlü dilekte bulunması, kendisi için ciddi bir istek olduğunu düşünüyor olmasıdır. Yardım istediği zenginin kapısında olduğunu farz etmek, veya bu tür düşünmek aptallık üzerine aptallık, şaşkınlık üzerine şaşkınlık içinde sayılır.

Başka bir kişiyi düşünün. kişi tanıdığı, yardım isteyeceği zenginden onun huzuruna çıkıncaya kadar bir şey istemez de, tam huzuruna çıktığında bir şeyler isteyecek olursa, cidiyet ve samimiyetini göstermek için, “Önce onun huzurunda eğilir. Kol kanadını yerlere kadar indirir ve mümkün olan her ne ise her türlü aşağılanmayı göstererek ne kadar baş eğme, eğilme usulleri varsa hepsini yapar. Bunu sadece dili ile değil tüm benliği bedeni ile gösterirse, İşte o zaman adı geçen zengin ona rahmet nazarıyla bakar. Dileğini yerine getirir. "

Dilek sahibi zanneder ki; Kendisine diliyle istediği için bir şeyler verilmiştir. Halbuki içinde eğilme aşağılanmasından dolayı kendisine merhamet edilmiştir.

Bir numaralı kişi ibadet ederken zihni dünya ile ilgili konularla bir takım ihtiyaçları düşünme ile meşgul ise, dileğini çölde, kimseyi görmediği yerde akılsızca talepte bulunan şaşkın gibidir.

İki numaralı kişi şayet zihni, Kalbi Allah’tan başka her şeyden temizlenmiş, sadece Allah’a yönelebilmiş ise bu da ihsana ulaşmış kişinin ibadetidir.

Namaz konusunda daha fazla bilgiyi ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=66947) Blogumdan bulabilirsiniz.

Allah’a İbadetimizi ihlasla yapıp ihsana ulaşan kişilerden eylesin. Az da olsa ne olur yapmaya çalışın. Hiç değilse en az farzlarını, hatta müsait değilseniz beş vakit yerine daha az tek vakit bile olsa yapmaya çalışın. Ahiret için ne kurtara bilirseniz o kârdır. İnanın zor değil.

Her şey gönlünüzce olsun.


(1) El- İbriz

HAKK’KA GİDİŞ YÖNTEMLERİ.

Müslümanlar Hakk’ka gidiş için çeşitli yollar yöntemler araştırırlar. Tek hedef Allah’a vasıl olmaktır. Böyle düşünmelerinin sebebi; yaratılmış her varlığın Allah’a ait esma isimlerinin birleşiminden oluşu, kendi hakikatlerindeki eksik noksan sıfatlarında arınmaya çalışarak Hakk’kın noksansız, eksiksiz hakikatlerine ulaşabilme ümididir. Tarikatlar, cemaatler bu sebepten ortaya çıkmıştır. Her kişi kendine yakın bulduğu, anlayabildiği bir yönteme uymaya çalışır.

Bugünkü yazımda bu Hakk’ka ulaşma, gidiş yöntemlerinden bahsetmek istiyorum.

Gerçek olan bir şey vardır ki, nefislerini yaratılış gayelerinden başka şeylerle meşgul eden sıradan insanlar değil de, kurtuluşlarını isteyen müminlerin seçtiklerinin takip ettiği Allah’a giden yol, dört kısımdır.
A– Dürtüler,
B– Çağrılar,
C– Ahlak,
D– Hakikatler.

A) Dürtüler; Açlık susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli etmenlerdir.

B) Çağrılar beş kısımda anlatılabilir;
1 - Bir sebebe bağlı ilk düşünce,
2 – irade,
3 – Azim,
4 – Himmet,(Kalbin isteğine yönelik tabii şevk, meyil, heves.)
5 - Niyet. (Kalbin bir şeyi istemesi, karar verip, o işin niçin yapıldığını bilmesi.)

Çağrıları oluşturan etkenler ise üç türlüdür;
a) – İstek, İki türlüdür.
1 – Hakkk’ka komşu olmayı istemek,(/O’nun katında bulunanı istemek.)

2 – Hakk’kı görmeyi istemek. ( O’nda bulunanı istemek.)
b) – Korku da iki türlüdür.
1 – Azaptan korkmak,
2 – Perdelenmekten korkmak
.

c) – Tazim; Hakkk’ın senden ayrı olması ve senin onunla bir olduğunun bilinmesidir.

Tüm bunları söz konusu olan çağrılara, dürtülere, ahlak ve hakikatlere sevk etme işinde farz kılınan üç hak vardır;
1 – Allah’ın hakkı,
2 – Nefislerinin hakkı,
3 – Yaratılanların hakkı.

1 – Allah’ın hakkı; Herhangi bir şeyi ortak koşmadan sadece kendisine ibadet edilmesidir.
2 – Nefislerin hakkı; Nefsi kurtuluş ve mutluluğunun bulunduğu yoldan başka bir yola kesinlikle sevk etmemesidir. Nefs genellikle buna direnir. Bu direncin nedeni bilgisizlik ve kötü doğadır. (Doğuştan gelen huy, tabiat.) İşte bu nedenle bilgisizlik Din’in zıddı, kötü doğa(Huy, tabiat) ise mertliğin zıddıdır.
3 – Yaratılanların hakkı; Herhangi bir cezanın uygulanması ile ilgili şeriat emri olmadıkça onlara hiçbir şekilde eziyet etmemek, Şeriatın dışındaki işlerde imkan ölçüsünde ve kendilerini tercih ederek onlara karşı iyi davranmaktır.

C – Ahlak; Üç kısımda tarif edilebilir.
1 – Geçişli Ahlak, Bir yarar ulaştırmak veya bir sıkıntıyı gidermek için başkasına uygulanan kurallar.
2 – Geçişli olmayan ahlak, Allah Teala hariç her şeyden şiddetle sakınma, Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme, Sebep ve onların tedbirlerine dikkat ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak gibi huy kazanımı edinmektir.
3 – Ortak ahlak. Yaratılanların sıkıntılarına karşı sabretmek,onlara karşı güleç olmaktır.

D – Hakikatler; Hakikatler dört başlık altında gruplaştırılabilir;
a) Bizzat Hakk’ın zatına yönelik zati hakikatler.
b) Noksanlık, kusur gibi şeylerden arınmış sıfatlara ait hakikatler,
c) Fiillere dönen hakikatler
,(Ol emri ile gerçekleşenler.)
d) Yapılan işlere dönen hakikatler. (Var olan şeyler olgular.)

Ana başlıklar olarak yazılan Allah’a gidiş yolu ve yöntemleri Yazılan faktörlere Kur’an ve Hadisler ışığında eksiksiz riayet etmekle başarıya ulaşacaktır.

Allah Hepimizi bunları bilen uygulayan ve kurtulanlardan eylesin.
Her şey gönlünüzce olsun.


Kaynak: Fütûhâtı Mekkiyye. İbn. Arabi.