Bakara/28 – “Keyfe tekfürune billahi ve küntüm
emvaten fe ahyaküm* sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun”.
Allah'ı
nasıl inkâr edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine
öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. (Elmalı)
Bu ayette farklı bir hakikat
olduğu hissediliyor. Ayette Allah’ın varlığını bu kadar açık olduğu halde nasıl
inkar edersiniz diyor. Hiç failsiz fiil, müessirsiz eser olur mu diyor. Allah, akıl
nimetini verdiği insanın bu kadar akılsız karar verebileceğine şaşırıyor.
Ölü ve diri olma konusuna gelince; Kur’an
a göre ölü ve diri tarifleri çok farklı. Önce birkaç ayeti inceleyelim.
Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar
diridirler. Fakat siz sezemezsiniz. (Bakara/154)
Allah'ın yukarıdan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra
diriltmesinde.. (Bakara/164)
.."Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice
tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da
onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara/260)
Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın; ölüden
diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. (A.İmran/25)
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar
diridirler. (A.İmran/169)
Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onları
diriltir, sonra O'na döndürülürler. (En’am/36)
Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır. O, ölüden diriyi
çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur. (En’am/95)
Ölü iken hidayetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek
bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi
olur mu? (En’am/122)
O putlar, hep ölüdürler, diri değildirler. (Nahl/21)
Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan
sağırlara da daveti duyuramazsın. (Neml/80)
Ayetler çok, sadece bunlar bile insanın
bedensel yaşam halini ölü olarak tanımladığına yeter. Diriliğin ise ancak
hidayetle mümkün olacağını da açıkça beyan ediyor. (En’am/122) Durum böyle
olunca bu ayetten şu anlam çıkıyor;
İnsan Allah’a imanın bilincinde
ve sorumluluğunda yaşadığı sürece diri, sadece nefsinin yani bedensel güdüler
çerçevesinde kaldığı sürece de ölüdür. İnsan ise bu iki kavram arasında gidip gelmeler
halinde yaşar.
Demek oluyor ki insan dünyada yaşadığı
süre boyunca ölüp ölüp dirilmiş. Bedensel
ölüm gerçekleştiğinde ise artık sona gelinmiş, ruh (“Bilinç”, “nefs”, “ben”)
ise Allah’a götürülmüştür. Çünkü artık aynel yakıyn, her şey apaçık ortada
olacak, bilinmezlik kalmayacak. Böyle bir durumda iman etmenin fayda vermediği hakikati
de dikkate alındığın da sona gelindiği kesinleşmiş demektir. Ben ayeti böyle yorumluyorum.