15 Haziran 2010 Salı

BİR HİKAYE

Evliyânın büyüklerinden Beşiktaşlı Yahya Efendi Hz.leri Hızır a.s. ile görüşür ve onunla sohbet ederdi. Bu hâli bilen devrin padişahı Kanunî Sultan Süleyman Han bir gün,

- Ey benim can kardeşim, mürşidim; Hızır a.s. ile beni de görüştürür müsün?

Yahya Efendi ses çıkarmadı, uzun müddet sustu sonra

- İnşallah..! diye mırıldandı..

Yine bir gün Yahya Efendi, Hızır a.s. ile sohbet ederlerken Kanunî’ de aynı saatte kayıkla boğazda gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizasına gelince kıyıya adam göndererek Yahya Efendiyi davet etti. O da yanına Hızır a.s.’ı alarak beraberce Kanunî’nin davetine gittiler. Padişah Yahya Efendiyi hürmetle karşıladı Hızır a.s.’ı da onun müritlerinden biri sandı. Kim olduğunu sormadığı için Yahya Efendide Hızır a.s.’ı tanıtmadı.

Kanunî’nin parmağında çok kıymetli bir yüzük vardı, Hızır a.s. hep o yüzüğe bakıyordu, padişah ise hep Yahya Efendi ile sohbet ediyordu, Hızır a.s. ile ilgilenmiyordu hatta onun yüzüğüne dikkatle bakmasından rahatsız bile oldu. Hızır a.s. bir ara padişaha;

- Ey padişahım kerem edip bu yüzüğü verir misiniz?

Padişah yüzüğü parmağından çıkarıp uzattı.

- Buyurun daha yakından inceleyin, dedi ve ekledi “iyi muhafaza edin.”!

Hızır a.s., Kanunî’nin paha biçilmez yüzüğünü eline aldı ve denize attı. Padişah ve diğer devlet adamları şaşırıp kaldılar. Hünkâr kızdı ve öfkelendi ama Yahya Efendiden dolayı sesini çıkarmadı. Kuruçeşme önlerine gelmişlerdi kayık sahile yanaşırken Hızır a.s. elini suya daldırdı, biraz su alıp sultana uzattı. Avucunda orta köy önlerinde denize atmış olduğu yüzük vardı. Herkes hayretler içindeydi. Padişah ne diyeceğini bilmiyordu.

- Buyurun yüzüğünüzü alın içinizden bana çok öfkelenmiştiniz.

Hızır a.s. Yahya Efendi ile vedalaştı ve onlardan ayrıldı. Kanunî Yahya Efendiye döndü.

- Ağabey neler oluyor?

- Sen hep demiyor muydun beni Hızır a.s. ile görüştür diye, işte o gördüğün ta kendisiydi.

- Niye tanıştırmadınız?


- O kendini tanıttı ama siz oralı olmadınız ve tanımakta geç kaldınız.