Neyden murad nedir denirse eğer, İnsandaki “ben”, “ben” diyen nefsin, aslında Ezeli ve ebedi olan Allah’ın huzurunda olduğunun farkına varıp açık bir kalple artık O’nu söylemesidir. Şeklinde tarif edilmiş.
Ney’e baktığınızda yetiştiği kamışlıktan kesilip ayrılmış, göğsüne ateşle delikler açılmış, başına ayağına hatta boğumları arasına madeni halkalar, teller takılmış, koparıldığı yerdeki rutubetten mahrum kalmış, bundan dolayı da kupkuru ve sapsarı kesilmiştir. İçerisi tamamen boştur. Ancak neyzenin nefesiyle dolar. Kendi başına kalırsa ne sesi çıkar, ne sedası. Vazifesi,Neyzen’in dudakları ile parmaklarına alet, onun istediği nağmelerin zuhuruna vasıta olmaktır. der M. Esat Dede Efendi.
Hz. Mevlana Ney’i şöyle tarif ediyor.
Ney’i dinle ki neler, neler söylüyor. Allah’ın gizli sırlarını dile getiriyor. Yüzü sararmış, içi boşalmış, başı kesilmiş, yahut neyzen in nefesine terk edilmiş olduğu halde dilsiz ve kelamsız Hüda, Hüda diyor.
İşte İnsan-ı Kamil de buna benzer diyor. Allah’ın ilmindeki var oluş vatanından kader-i ilahi ile Dünyaya getirilmiş, beşeriyet kaydına ve birçok tabiat, huy, mizaç bendine vurulmuş, ayrılık ateşi ile bağrı parça parça olmuş, ilahi makamındaki feyizden mahrum kalmış, kalbini nefsin heveslerinden, zihnini vehimlerden tahliye etmiş, kendisini Allah’ın kudret ve düzenine terk etmiş, Allah’ın iradesine vasıta olmaktan başka bir vazifesi kalmamış, O hangi perdeden zuhur ederse o nağmeyi icra ediyor…!
Ne güzel bir anlatım değil mi..! Allah böyle nağmeleri duyanlardan eyler inşallah.
Herkesin cumanın feyzinden yararlananlardan eylemesini dilerim.
Not; Kaynak Mesnevi.