Hz. Mevlana Ney’i örnek alarak yine der ki;
Ben her cemiyette her mecliste inledim durdum, kötü huylu olanlarla da, iyi huylu olanlarla da düşüp kalktım.
Menşe-i ezeliden ayrılmış Hâk-i süfliye getirilmiş tedricen terakki ederek fena ve beka mertebelerine vasıl olmuş sonra düşmüşleri kaldırmak, gaflette olanları uyandırmak Nefsine esir olmuşları kurtarmak vazifesiyle görevlendirilenler vardır. Onlar Salihlerle de fasıklarla da görüşürler. Hatta fisk –i fücur erbabıyla daha fazla meşgul olmak isterler. Bu konuda ariflerden birinin duası orijinaldir;
- Ya rabbi, kötülere merhamet et İyilere zaten lütfetmiş, onları iyi yaratmışsın. Dediği Gülistan kitabında yazılıdır.
Yine Mehmed Akif;
Müminlere imdada yetiş merhametinle,
Mülhidlere lakin daha çok merhamet eyle.
Şiirini ne güzeldir.
Hz. Pir’in menakıbnamesinde şöyle bir fıkra yer alır;
Mevlana’nın başına toplananlar fasık, facir bir takım kimselerdir diyenlere hitaben,
- Salih olsalardı benim onlara mürid olmam lazım gelirdi.
Cevabını vermişti.
Yine ariflerden Hafız Şirazi;
- Aşk fabrikasında küfrün bulunması zaruridir Ebu Lehep olmasa ateş kimi yakar o zaman.
Bundan anlaşılıyor ki; Dünya alemi zıtlar alemidir. Onun için üstünde küfründe, imanında, fıskında, sâlâhında bulunması zaruridir. Her şey zıddı ile anlaşılır. Nurun mahiyeti zulmetle anlaşılacağı gibi Salihlerin kıymeti de fasıkların mevcudiyeti ile takdir olunur.
Allah bizleri Sırat-ı müstakim üzere olanlardan eyler inşallah.
Herkesin cuması mübarek, Kandili kutlu olsun..!
Kaynak; Şerh i Mesnevi