4 Kasım 2011 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ -15 – KALBİN YAKARIŞI

Hz. Mevlana bir beytinde;

Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler mahrumiyetten ve ayrılıktan hasıl olan ateşlerle arkadaş oldu.” (Yani ateşlerle yanmalarla geçti) der.

İçindeki ayrılık, hasret ateşi ile yanan bir kalbin yakarışı gibidir. Bu beytinde üstad çok güzelde bir edebiyat üslubu kullanır. Sanki konuşanın başkasına söyleyeceği sözü ve yakarışı, kendi nefsi için söylüyormuş gibi beyanda bulunuyor. Bu usule edebiyatta Uslub-u Hakim denir. Bundan amaç; muhatabını kızdırmaksızın kendi acısını, eksikliklerinden aldığı dersin sızlanışını ifade etmektir.

Bu usulü Kur’an da kullanmaktadır. Mesela Yasin/22-25 ayetlerinde;

22 -  "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."

23 - "Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar." 

24 - "Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum." 

25 - "Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni." 

Şeklinde hikaye edilir. Burada ki; “Bana ne oluyor ki beni yaratan Allah’a ibadet etmeyeyim” derken aslında demek istediği; “Size ne oluyor ki sizi yaratan Allah’a ibadet etmiyorsunuz.” Demektedir. 

Hz. Mevlana; ulvi akılın lisanını idrak edemeyen, lakin idrak edenlerden olmak için ilahi lütuf bekleyen talipleri ümitsizliğe düşürmemek için kendisini onlara benzetmekte, geçen günlerin de bir surette geçtiğini söylemektedir. 

Allah bizlere de Ulvi aklın lisanını idrak edebilmek için ilahi lütfûnu nasip eder inşallah. 

Cumanız ve önümüzdeki Mübarek Hacc (Kurban) bayramınız mübarek olsun.


Kaynak; Tahir -ül Mesnevi