28 Mayıs 2012 Pazartesi

BERZAH, ONUN SIFATI, NİCELİĞİ.





        - Berzah âlemi alt kısmından dar olup yukarıya doğru çıkıldıkça genişleyen ve zirvesine ulaşınca da üzerinde fener kubbesine benzer kubbe bulunan bir âlemdir. Bunu biz ağaçtan mamul büyük bir dibeğe benzetebiliriz. Nitekim dibeğin de alt kısmı dar, yukarıya yükseldikçe genişler. Böylece büyük bir dibeğin üzerine bir fener kubbesi koyacak olursak BERZAH âlemine benzetmiş oluruz. Tabii bu benzetme sadece şekildedir, büyüklükte değil. Çnkü BERZAH âleminin temeli dünya semasındadır. Bizden yana ondan bir şey çıkmamış ve uzanmamıştır.

        İkinci semayı delip geçecek kadar yüksektir. İkinci semadan da yükselip üçüncü semayı delip geçer. Sonra dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci semayı delip geçer ve oradan da sayılmayacak kadar yükselir ve kubbesi de üzrine konulmuştur. İşte bu BERZAH âleminin uzunluğudur. Bu anlatılan Berzah; Beyt-ül Ma’murdur.

        - Bilindiği üzere Bet-ül Ma’mur yedinci semadadır. Berzah ise temeli dünyada olup yedinci semayı da aşmaktadır. Böylece berzah her semada var demektir. (Böyle mi anlamalıyız.)

        - Yedinci göğün üstüne yükseldiğiyle yetinmelerinin sebebi çünkü orada sözü edilen kubbe mevcuttur. Şüphesiz ki bu yedinci semada olan en şerefli yerdir. Çünkü bu kubbede ancak önde gelenlerle sonra gelenlerin efendisi Resulallah (S.A.V.)in ruhu şerifleri bulunmaktadır.

        Ayrıca Cenab-ı Hakkın Resulallah’ın fazilet ve kerametiyle kendisine ikramda bulunduğu onun zevceleri, kızları ve zamanındaki nesli ondan sonra da onun soyundan Hakk ile gelip geçenlerin ruhları bulunmaktadır. Ayrıca o kubbede dört halifenin ruhları da bulunuyor.

        Bir de Resulallah’ın huzurunda Allah yolunda şehit olanların ve kendilerini O’nun yolunda seve seve verenlerin ruhları yer almaktadır. Bunların ruhlarında başkasında bulunmayan yüksek ölçüde bir güç ve kuvvet vardır ki onların güzel amellerine karşılık verilmiştir. Allah hepsinden razı olsun.

Yine sözü edilen kubbede Resulallah’a varis olan Kâmil velilerin ruhları da bulunuyor. Gavs ve Kutup bu cümledendir. Şüphesiz ki Berzah âleminde en şerefli makam bu kubbedir.

        Berzah âleminin genişliğine gelince; Bu hususta dördüncü semada bulunan güneşin Berzah âleminin çevresinde tavaf yapan kimse gibi dönmesi ve bir yılda bu hareketini tamamlaması bilgi bakımından sana yeter sanırım. Berzah’ın her tarafı deliktir. Nitekim ileride cennetin sıfatları konusunda bu husustan söz edilecektir inşallah. Berzahta bulunan bu deliklerde ruhlar eyleşmektedir.

        Sözünü ettiğimiz kubbe yedi kısma ayrılmıştır, cennet tabakalarının sayısına eşittir. Her kısmı yedi cennetten birine benzer.

        Resulallah efendimizin ruh-u şeriflerinin makamı her ne kadar Berzah’ın kubbe kısmındaysa da orada devamlı bulunmaz. Çünkü ne o kubbe ne de başka bir yaratık Resulallah’ın ruhunu taşımaya güç yetiremez. Onun ruhunda sayılmayacak kadar esrar vardır. O ruhu ançak onun tertemiz zatı taşıyabilir.

        Berzah’ın dördüncü semada olan kısmındaki ruhların nurları yukarıya doğru yükselir. Üçüncü sema kısmında ki ruhların çoğu mahcup durumdadır, nurları yoktur.

        Berzahta bulunan delikler Adem yaratılmadan önce de mevcuttu ve ruhlara bayındır halde idi. O ruhların nurları vardı fakat bedenleri terk ettikten sonraki nurlarında daha düşük seviyede bulunuyordu. Adem babamızın ruhu inip zatına girince Berzahtaki yeri boş kaldı. Bunun gibi oradan ayrılıp yeryüzünde bedenlere giren her ruhun yeri boş kalmaktadır. Ölümden sonra ruh berzah âlemine dönünce daha önce ayrıldığı deliğe değil layık olduğu başka bir deliğe yerleşmektedir. Eğer mü’min ise daha yüce bir mevkie Kafir ise daha aşağı bir mevkie döner.
Boş kalan delikler Allah’ın mahlukatından bir takım mahluklarla bayındır halr getirilir. Ruhlar ise Elestü Bi rabbiküm= ben sizin rabbiniz değil miyim hitabından önce akıbetleri bilmezler, ilahi muradı anlayamazlardı. Cenabı Hakk sebkat eden kazasını onlara izhar etmeyi dilediğinde İsrafil A.S. e emretti, sûr’a üfürmesini buyurdu. O da üfürünce ruhlar toplandı ve yeniden kalkış çağrısında olduğu gibi hepsi korkup titremeye başladı ve belki daha fazla korku verdi.

Ruhlar böylece toplandıklarında Cenabı Hakk keyfiyeti olmayan bir hitapla onlara seslendi. Elestü Bi rabbiküm= ben sizin rabbiniz değil miyim?

Saadet ehli rqablerine sevinç ve mutluluk içinde müspet cevap verdi. İşte burada ruhların farklılığı verdikleri cevabın farklılığıyla ortaya çıkmış oldu. Mertebe ve müşahedelerinin farklılığı böylece belirgin hale geldi. Şeyh mürüdinden açık ölçülerle ayrıldı. Falan kimsenin filan kimseye bağlı bulunduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda bununla peygamberlerin (salatı selam hepsine olsun) ve ümmetlerinin farklı durumları da zahir oldu.

Şekavet (bedbaht olan) ehli ise (bundan Allah’a sığınırız) Onlarda hitabı işittiler, fakat üzüldüler çehreleri değişiverdi, istemeyerek müspet cevap verdiler, Sonra da yuvalarına çabuk çabuk sokulan arılar gibi nefretle döndüler Böylece onlar için bir aşağılık meydana geldi, nûrları karardı. Bu sebeple müminler kâfirlerden ayrılmış oldu. işte o vakit her ruh için Berzah’ta ki yeri belirlendi. Bu olaydan önce Berzah’ta ki ruhlar istedikleri yerde bulunabilirlerdi Diledikleri zaman yer değiştirir dolaşırlardı.

Şu anda Berzah’a bakan kimse bedenlerden çıkıp oraya intikal eden ruhları, nûr’larında ki kuvvet ya da karanlıklarındakiğ fazlalıkla bilip tanır. Aynı zamanda henüz dünyaya inmemiş ruhları da bilir. Tabii bunlar azınlıktadır. Bedenlere yerleştikten sonra bedenin ölmesiyle tekrar berzah’a dönen ruhlar ekseriyeti teşkil etmektedir.

Dünyaya henüz inmemiş ruhlar oradan ayrılıp çıkışlarını tamamladıkları ve çıkmadık ruh kalmadığı zaman artık kıyamet kopmak üzeredir demektir.


                (Şehy Abdülaziz Debbağ Hz. El İBRİZ 2. cilt/471-474)