- Berzah âlemi
alt kısmından dar olup yukarıya doğru çıkıldıkça genişleyen ve zirvesine
ulaşınca da üzerinde fener kubbesine benzer kubbe bulunan bir âlemdir. Bunu biz
ağaçtan mamul büyük bir dibeğe benzetebiliriz. Nitekim dibeğin de alt kısmı
dar, yukarıya yükseldikçe genişler. Böylece büyük bir dibeğin üzerine bir fener
kubbesi koyacak olursak BERZAH âlemine benzetmiş oluruz. Tabii bu benzetme
sadece şekildedir, büyüklükte değil. Çnkü BERZAH âleminin temeli dünya
semasındadır. Bizden yana ondan bir şey çıkmamış ve uzanmamıştır.
İkinci semayı
delip geçecek kadar yüksektir. İkinci semadan da yükselip üçüncü semayı delip
geçer. Sonra dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci semayı delip geçer ve oradan
da sayılmayacak kadar yükselir ve kubbesi de üzrine konulmuştur. İşte bu BERZAH
âleminin uzunluğudur. Bu anlatılan Berzah; Beyt-ül Ma’murdur.
- Bilindiği
üzere Bet-ül Ma’mur yedinci semadadır. Berzah ise temeli dünyada olup yedinci
semayı da aşmaktadır. Böylece berzah her semada var demektir. (Böyle mi anlamalıyız.)
- Yedinci göğün
üstüne yükseldiğiyle yetinmelerinin sebebi çünkü orada sözü edilen kubbe
mevcuttur. Şüphesiz ki bu yedinci semada olan en şerefli yerdir. Çünkü bu
kubbede ancak önde gelenlerle sonra gelenlerin efendisi Resulallah (S.A.V.)in
ruhu şerifleri bulunmaktadır.
Ayrıca Cenab-ı
Hakkın Resulallah’ın fazilet ve kerametiyle kendisine ikramda bulunduğu onun
zevceleri, kızları ve zamanındaki nesli ondan sonra da onun soyundan Hakk ile
gelip geçenlerin ruhları bulunmaktadır. Ayrıca o kubbede dört halifenin ruhları
da bulunuyor.
Bir de
Resulallah’ın huzurunda Allah yolunda şehit olanların ve kendilerini O’nun
yolunda seve seve verenlerin ruhları yer almaktadır. Bunların ruhlarında
başkasında bulunmayan yüksek ölçüde bir güç ve kuvvet vardır ki onların güzel
amellerine karşılık verilmiştir. Allah hepsinden razı olsun.
Yine sözü edilen kubbede Resulallah’a varis olan Kâmil velilerin ruhları da bulunuyor. Gavs ve Kutup bu cümledendir. Şüphesiz ki Berzah âleminde en şerefli makam bu kubbedir.
Yine sözü edilen kubbede Resulallah’a varis olan Kâmil velilerin ruhları da bulunuyor. Gavs ve Kutup bu cümledendir. Şüphesiz ki Berzah âleminde en şerefli makam bu kubbedir.
Berzah âleminin
genişliğine gelince; Bu hususta dördüncü semada bulunan güneşin Berzah âleminin
çevresinde tavaf yapan kimse gibi dönmesi ve bir yılda bu hareketini
tamamlaması bilgi bakımından sana yeter sanırım. Berzah’ın her tarafı deliktir.
Nitekim ileride cennetin sıfatları konusunda bu husustan söz edilecektir
inşallah. Berzahta bulunan bu deliklerde ruhlar eyleşmektedir.
Sözünü
ettiğimiz kubbe yedi kısma ayrılmıştır, cennet tabakalarının sayısına eşittir.
Her kısmı yedi cennetten birine benzer.
Resulallah
efendimizin ruh-u şeriflerinin makamı her ne kadar Berzah’ın kubbe kısmındaysa
da orada devamlı bulunmaz. Çünkü ne o kubbe ne de başka bir yaratık Resulallah’ın
ruhunu taşımaya güç yetiremez. Onun ruhunda sayılmayacak kadar esrar vardır. O
ruhu ançak onun tertemiz zatı taşıyabilir.
Berzah’ın
dördüncü semada olan kısmındaki ruhların nurları yukarıya doğru yükselir.
Üçüncü sema kısmında ki ruhların çoğu mahcup durumdadır, nurları yoktur.
Berzahta bulunan
delikler Adem yaratılmadan önce de mevcuttu ve ruhlara bayındır halde idi. O
ruhların nurları vardı fakat bedenleri terk ettikten sonraki nurlarında daha
düşük seviyede bulunuyordu. Adem babamızın ruhu inip zatına girince Berzahtaki
yeri boş kaldı. Bunun gibi oradan ayrılıp yeryüzünde bedenlere giren her ruhun
yeri boş kalmaktadır. Ölümden sonra ruh berzah âlemine dönünce daha önce
ayrıldığı deliğe değil layık olduğu başka bir deliğe yerleşmektedir. Eğer mü’min
ise daha yüce bir mevkie Kafir ise daha aşağı bir mevkie döner.
Boş kalan delikler Allah’ın mahlukatından bir takım
mahluklarla bayındır halr getirilir. Ruhlar ise Elestü Bi rabbiküm= ben sizin
rabbiniz değil miyim hitabından önce akıbetleri bilmezler, ilahi muradı
anlayamazlardı. Cenabı Hakk sebkat eden kazasını onlara izhar etmeyi
dilediğinde İsrafil A.S. e emretti, sûr’a üfürmesini buyurdu. O da üfürünce
ruhlar toplandı ve yeniden kalkış çağrısında olduğu gibi hepsi korkup titremeye
başladı ve belki daha fazla korku verdi.
Ruhlar böylece toplandıklarında Cenabı Hakk keyfiyeti
olmayan bir hitapla onlara seslendi. Elestü Bi rabbiküm= ben sizin rabbiniz
değil miyim?
Saadet ehli rqablerine sevinç ve mutluluk içinde müspet
cevap verdi. İşte burada ruhların farklılığı verdikleri cevabın farklılığıyla
ortaya çıkmış oldu. Mertebe ve müşahedelerinin farklılığı böylece belirgin hale
geldi. Şeyh mürüdinden açık ölçülerle ayrıldı. Falan kimsenin filan kimseye bağlı
bulunduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda bununla peygamberlerin (salatı selam
hepsine olsun) ve ümmetlerinin farklı durumları da zahir oldu.
Şekavet (bedbaht olan) ehli ise (bundan Allah’a sığınırız)
Onlarda hitabı işittiler, fakat üzüldüler çehreleri değişiverdi, istemeyerek
müspet cevap verdiler, Sonra da yuvalarına çabuk çabuk sokulan arılar gibi
nefretle döndüler Böylece onlar için bir aşağılık meydana geldi, nûrları
karardı. Bu sebeple müminler kâfirlerden ayrılmış oldu. işte o vakit her ruh
için Berzah’ta ki yeri belirlendi. Bu olaydan önce Berzah’ta ki ruhlar
istedikleri yerde bulunabilirlerdi Diledikleri zaman yer değiştirir
dolaşırlardı.
Şu anda Berzah’a bakan kimse bedenlerden çıkıp oraya intikal
eden ruhları, nûr’larında ki kuvvet ya da karanlıklarındakiğ fazlalıkla bilip
tanır. Aynı zamanda henüz dünyaya inmemiş ruhları da bilir. Tabii bunlar
azınlıktadır. Bedenlere yerleştikten sonra bedenin ölmesiyle tekrar berzah’a
dönen ruhlar ekseriyeti teşkil etmektedir.
Dünyaya henüz inmemiş ruhlar oradan ayrılıp çıkışlarını
tamamladıkları ve çıkmadık ruh kalmadığı zaman artık kıyamet kopmak üzeredir
demektir.