5 Haziran 2009 Cuma

BEN AYDIN OLAMAM.!

Samimiyetle söylüyorum ben, tarif edildiği gibi AYDIN olamam..! Çünkü aşağıda ki tarife hiç uygun biri değilim.
Bir yazıda okudum, İbn. Sina kaynaklı bir tarif…! "Bu "DİNSEL SEREMONİ" ler HALK İÇİNDİR... Bir dinin seremonilerini yerine getirmek halka emirdir... Ama AYDINLAR için böyle bir şey söz konusu değildir... Bir AYDIN, "AKLIYLA" tanrının varlığına varabilir... DÜŞÜNEREK TANRININ VARLIĞINA VARABİLEN AYDININ, dini seremonilere katılması saçmadır... AYDIN'ın, günde beş vakit namaz kılarak, oruç tutarak , içki içmeyerek vb. tanrının varlığını kabullendiğini göstermesine GEREK YOKTUR... AYDIN, AKIL YOLUYLA TANRININ VARLIĞINI ZATEN BULUR..."
Bu anlamda şahsen aydın olabilme ihtimalim yok. Bu sözü söyleyen, ister dine inansın, ister inanmasın, hangi devirde yaşarsa yaşasın, ne kadar bilgili olursa olsun, onun görüşüne inanmam söz konusu olamaz. Çünkü;
Ben din kavramının felsefi bir kavram olduğunu düşünmüyorum. Din olgusunu GERÇEK BİR DÜZENİN, SİSTEMİN varlığı, tanımı olarak kabul ediyorum. Bu sistemin dışına çıkılmadığı sürece sistemin kurallarına göre davranmanın daha akılcı olacağını, sınırı aşmanın ise ancak, “Ben” lik hissinin yok olması ile mümkün olabileceğini düşünüyorum.
Ben, “Aydın” olarak Allah Resulünü tanıyor, örnek alıyor, kabul ediyor, Kuran’ı da bu düzenin, sistemin SOMUT kullanma kılavuzu olduğuna inanıyorum. Yaptığım ibadet çalışmalarını, zihnimde yarattığım hayali bir tanrıya yaranmak, yahut tanrıya varmak için değil, bizzat ihtiyacım olduğunu düşündüğüm için yapıyorum. Bana göre zaten her varlık ister istemez ona dönecektir. İnsan hayatının sonsuz olduğuna, bunun da farklı formatlarda sürdüğüne, yaşanacak her yeni sürecin, kişinin öncesinde gerçekleştirmiş olduğu davranışların sonuçları ile şekilleneceğine inanıyorum. Aracınıza binip kontağı açtığınızda, otomobilin işlevi gibi.
Bu dünya yaşamında yemek, içmek, solumak ne anlama geliyorsa, Namaz, oruç, zekat, haç, gibi ibadetler de bence aynı anlama gelmektedir.
Felsefe, uzmanı olduğum bir alan değil. Şahsen fazla gerek de duymuyorum. Hayatı, somut deliller ve mantık kapasitemle düşünmeye çalışıyorum. Fakat tabii ki bana somut delil olarak görünen şeyler, (Kuran ve peygamber) kimilerine hayali gelebilir. Bunu yadırgamıyorum da… Sadece aklıma takılan; Ne, neden, niçin, nasıl sorularını, bu çerçevede çözmeye çalışıyorum.
Benim dünyamda Allah’ı sorgulamak yoktur ve bana göre Kuran’ı sorgulamak da tastamam bu anlama geliyor. Bunu yapamam. Ancak öncelikle yazılanları doğru algılayıp algılamadığıma, ardından da en doğru olanı bulmam gerektiğine inanırım. Tıpkı yeni aldığınız bir makinenin kullanma kılavuzunu araştırmak gibi. En ufak sıkıntıda makinedeki olası eksikliği bulmaya çalışmak değil; Kılavuzu doğru okumuş musunuz onu sorgulamak gerektiği gibi. İşin içinden çıkamazsanız da servisi ararsınız. Ben de bunu yapıyorum. Servis olarak da Allah Resulü ve onun paralelindeki alimleri uygun buluyorum. Ne de olsa yukarıda tarif edilmiş olan “Halk”tan bir kişiyim.
İşte ben din kavramını, bu şekilde kabul ediyorum. Bütün çabam, dünya sonrasındaki yaşamımı, kendimce en iyi hale getirmek içindir. Yoksa yaptıklarımın, Allah’a ne bir katkı sağlayacak olduğunu, ne de ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için değil.
Yaratıcının, insana verdiği “BEN” dediğimiz RUH, ŞUUR KİMLİĞİMİZ maddesel bir yapılanma değil, Manevi dediğimiz ancak akılla tanımlayabileceğimiz bir yapıdır. Ulaştığım tüm bilgiler; bu manevi yapının sonsuz olduğunu ve ölüm ötesine geçtikten sonra da fiilen yaşamaya devam edeceğini işaret ediyor..
Aydın kişi olarak örnek aldığım Allah Resulü; “İnsan ne kadar büyük, ne kadar alim olursa olsun; ŞAYET İNANIYORSA önerilen çalışmaları yapmak zorundadır.” diyor. Bizzat kendisi de yapıyor. Üstelik Allah’a en yakın kişi olduğunu bildiğimiz halde.
İşte tüm bu din kavramına bakış açım, benim tarif edildiği gibi AYDIN olabilme şansımı tamamen yok ediyor. Basit bir kişi olduğum için zaaflarım ve korkularım var. Evet Allah’tan korkuyorum. O tüm açıklamaları önerileri bana ilettiği halde yanlış yaparak kendime zarar vermekten korkuyorum. Yani benim için KESİN DOĞRULAR O’nun bildirdikleri, Resulünün açıkladıklarıdır. Bu kadar çok güvenmemin nedeni de bugüne kadar onların aleyhinde somut bir yanlışlık tespiti olmayışıdır.
Görünüşe göre bir türlü yukarıda tarif edilen “AYDIN” sınıfına giremeyeceğim. Ne yapalım beni de böyle HALKTAN BİRİ olarak kabul edin.
Her şey gönlünüzce olsun.

Resim;
http://img.blogcu.com/uploads/ismailyigit_PS_black_sheep.jpg den alıntıdır.