28 Ekim 2011 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ -14 - AKIL ÇEŞİTLERİ

Hz. Mevlana beytinde;

“ Dile kulaktan başka müşteri olmadığı gibi, maneviyatı idrak etmeye de bîhuş (akılsız sersem, bunak) olandan başka mahrem yoktur.” Der.

Alimler aklı iki kategoride sınıflandırmışlar.

1 - Aklı Meaş; Aklın dünya ile ilgili işlerine vakıf olan kısım. Nitekim bir hadiste; “Dünya işlerini siz daha iyi bilirsiniz.” Diyerek vahiy dışındaki konularda normal insanlar gibi olup her şeyi bilmesi mümkün değildir.

2 - Aklı Mead; Ahiret ve aslına dönme emrini idrak etme halidir. Bu gibi konuları aklı meaş kavrayamaz.Yani ahiretle ilgili konuları anlamaya, kavramaya aklı meaşın kapasitesi yeterli değildir.

İşte bu yüzden Hz. Mevlana Evliyaullah’ın sözlerini dünya ehlinin anlayamayacağını söylüyor. Ama dünyadan düşünce olarak arınmış, sadece Allah ve ahiret konularına yönelmiş olanlar bu sözü anlayabilir diyor. Kısaca Evliyeullah’ın dilinden çıkan sözlere ancak dinleyebilen bir kulağa sahip olanlar ilgi gösterir demektedir.

Allah bizleri Allah dostlarının kalpten gelen sözlerine kulak verenlerden eylesin.

Cumanız mübarek olsun.

Kaynak; Tahir-ül Mesnevi .


21 Ekim 2011 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ -13 - MEŞAKKATLİ YOL

Hz. Mevlana bir beytinde;

Ney kanlı bir yoldan bahseder mecnunane aşkları hikaye eder.

Şeklinde ifade etmiş. Yine Hz. Mevlana İnsanı kamil ile ney arasında ki benzerlikleri ifade etmeye devam ediyor. Henüz mesnevinin başında Ney’in kamışlıktan kesilip, vatanından ayrı düşmesi, bağrının delinmesi gibi değişikliklere uğrarken ki aşamaları kanlı bir yola benzetiyor.

İnsanların çoğu dünyaya meyl ettikleri için kalpleri bu ilahi muhabbetlere düşkün değillerdir. Halbuki Allah dostları bu ilahi muhabbetlere Mecnunane düşkündürler.

İnsanı Kamil de gerek başından itibaren dünyaya gelirken, gerek dünya aleminden ukbaya giderken kanlı ve zorluklarla dolu yollardan geçmişlerdir. Gelirken artılık hasret acılarına, giderken de birçok mücahedelere göğüs germişlerdir. Allah Resulünün Ölmeden önce ölünüz.” Emri gereği kendi ihtiyar ve iradesini hatta tüm varlığını bu yolda feda eylemiştir.

Allah’ın cemalinin aşıkları, o ebedi buluşmaya ve ebedi mutluluğa kavuşmak isteği ile bu fani hayattan bile usanırlar. Onlara Kur’an;

Şüphesiz ki Allah müminlerden nefislerini ve mallarını cennet mukabilinde satın almıştır." (Tevbe/111)

Ayeti ile yol göstermiş, çabalarının boşuna olmadığı sözünü vermiştir.

Allah cümlemizi dünyadaki geçici zorluklara dayanan, Nefsini ve tüm varlığını Allah’a vakfeden kullarından eyler inşallah.

Cumanız mübarek ola. 


Kaynak; Mesnevi

14 Ekim 2011 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ -12 – DOST - ARKADAŞ

Hz. Mevlana beytinde;

Ney gibi hem zehir hem panzehir; hem arkadaş, dost hem de Ney gibi bu yolda çok istekli olan şeyi kim görmüştür. Der.

Bildiğiniz gibi ney’in hüzünlü sesi dinleyenin duygusal haline göre hem huzur ve teselli bulurken başka birinin hüznünü artırmakla etkisini gösterir. Dinleyen dünyaya meyl etmiş heva ve hevesinde biri ise o kişide şehvani ve hayvani duygularını artırır. Fakat gönül gözü açık olan biri dinliyorsa kalbindeki gaflet zehrinin panzehiri durumu yaratır. Çünkü duyacağı o ayrılık hüznünü daha da artıracağı için Allah’ı hatırlayacak O’na yakînini artıracaktır.

Keza Ney iyi bir arkadaştır ve dinlenilmeye arzu ve istek duyulur. Torbasında asılı durmasından ziyade neyin etkisi üflenip dinlemek suretiyle etkiler. İşte bu yüzden Allah dostları ricaullah’ dan çıkan sözlerde  şekavet ehline zehirleyici hale gelmesine rağmen gönül kulağı ile dinleyenlere şifa tesiri gösterir.

Yine o Allah dostları kalbî hitaba yatkın olan ve terakkiye karşı yetenekli olanlarla sohbet edip arkadaş olurlar. Hatta öylelerini daha çok tercih ederler.

Allah Resulü de  rast geldiği ashabı durup konuşur iltifat ederdi. Hatta konuştuğu kimse dönüp gitmeyene kadar onu terk etmez, yoluna devam etmezdi.

Allah bizleri de Allah dostlarının sohbetlerine düşkün, kalbi gelişmeye müsaitlerden eylesin inşallah.

          Cumanız Mübarek ola. 

7 Ekim 2011 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ -11 – KALBİN MUSİKİSİ

        Hz. Mevlana 11. beytinde;

Ney, yarinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri, bizim nurani ve zulmani perdelerimizi yırtmıştır.

İfadesini kullanır. Bununla kastedilen; musiki içeren seslerin canlılar üzerindeki etkileridir. Müzik ruhun gıdasıdır sözünü hepimiz biliriz. Güzel ses her tür canlıyı duygulandırma, etkileme olayıdır ki bu da bilimsel bir gerçekliktir. Bazı hastalıkların musiki ile tedavi edildiğini, hayvanlar üzerinde sakinleştirici etkisini, bitkiler üzerinde verimliliğin artırdığı artık bilinmeyen hayali şeyler değil. Bu yüzden güzel, duygulu seslerden etkilenmediğini söyleyeni; psikolojisinin bozuk oluşu olarak değerlendirebilirsiniz.

Bir insan sevinçli anında da hüzünlü anında da bu duygusuna uygun güzel seslerden haz duyar. Ney sesi de sesindeki hüzün nedeniyle bu duygular içindeki insanı, sanki hüznünü paylaşan bir dost olarak hissettirir.

Allah bezmi ilahide sevgi ve muhabbetini yönelterek yarattığı ruha, ben sizin rabbiniz değil miyim dediğinde O da büyük tutkuyla  evet demişti. Bu yüzden ruhlar o muhabbet anının özlemi ile dolu halde bulunurlar. Yani yaratılış kaynağı ile olan şu anki ayrılık hüznü, neyin içli sesi ile sanki o anki gaflet perdelerinden bazılarının kalkması şeklinde hisseder.

Bu mecazi olarak anlatılanlardan kasıt İnsan-ı kamil olduğuna göre Ney sesinin, onun ruhunun yarinden, ve diyarından ayrı düşmüş gurbetzedelerin dostu, arkadaşı gibidir. Onunla teselli olur. Ney sanki bu gibileri teselli ederek hak yolundaki yolculuklarına destek olup asıllarına kavuşmalarını kolaylaştırdığı gibi etkiler. Bu yüzden İnsan-ı kamilin perde perde yükselip, derece derece derinleşirken söylediği sözler, muhatabının gözünü kaplamış olan gaflet perdelerinin yavaş yavaş açarak kalp gözünü açar hale getirir.

Allah beni ve her inananı, kalp gözlerini açacak İnsan-ı kamile muhatap olanlardan eylesin.

Cumanız mübarek olsun.



Kaynak; Şerh-i Mesnevi.