Bir
performansdan önce neden midemizde ‘’uçuşan kelebekler hissine’’ kapılırız?
Hazımsızlık neden kâbuslara neden
olur?
Anti depresanlar şimdi neden gastrointestinal hastalıklar için de kullanılmaktadır?
Anti depresanlar şimdi neden gastrointestinal hastalıklar için de kullanılmaktadır?
Hem bağırsağımız hem de
beynimizin, embriyonun oluşma ve gelişmesinden önce cenin gelişimi esnasında
bölünen aynı doku kümesinden meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Bir bölüm
merkezi sinir sistemi haline gelirken, diğer parça da enterik sinir sistemi
haline gelmek için göç eder. Daha sonra iki sinir sistemi de Vagus Siniri diye
adlandırılan bir kablo yoluyla bağlanırlar.
Baş tarafla ilgili en uzun olan
sinirin ismi Latince’den türetilmiş olup, ‘’kıvrıla kıvrıla giden’’
manasına gelmektedir. Vagus siniri, beyin sapından boyun aracılığıyla
kıvrılır ve nihayetinde karında sona erer. Beyin-bağırsak bağlantısı vardır.
Bir iş görüşmesinin neden
bağırsak krampları krizine yol açabileceğini hiç merak ettiniz mi? Ve beyni
hedef alan anti depresanlar, böyle ilaçları alan milyonlarca insanda neden mide
bulantısı veya karınla ilgili bozulmaya neden oluyorlar?
Bu sıradan deneyimlerin nedeni,
her birimizin gerçekten iki beyine sahip olmasıdır, tanıdık olanı
kafataslarımızın içini örtmektedir ve daha az bilineni, fakat son derece önemi
olanı insan bağırsağındadır. Siyam ikizleri gibi, iki beyin birbirleriyle
bağlantılıdırlar; bir tanesi allak bullak olduğunda, diğeri de allak bullak
olur. İnsanların bağırsaklarına bel bağlaması şaşırtıcı değildir.
Sinir hücrelerimizin yarısı
bağırsağın içerisinde yerleşik midir?
Bağırsak, sağlığımız üzerinde
derin bir etkiye sahiptir. Nörolojik ve psikolojik olduğu kadar, bağışıklık
sistemiyle ilgili sağlığımızı da sağlıklı bir bağırsaktan anlarız. Bu; insan
beynini önemsememek anlamına gelmez. Bu; basitçe bedenin iki beyine sahip
olduğunu, ikinci beynin bağırsağımız olduğunu söylemektir.
Bu beyin-bağırsak bağlantısı
üzerine Sandra Blakeslee tarafından yazılan, New York Times’ın 23 Ocak 1996
sayısında orijinal olarak yayınlanan Bağırsaktaki Karmaşık ve Saklı Beyin adlı
mükemmel bir makale var. Bağlantılar (Links) sayfasının diyet bölümünde onun
makalesine bir bağlantı (link) ilave ettim.
Bunların Hepsi Nasıl Çalışıyor?
Enterik sinir sistemi (ENS)
olarak bilinen bağırsağın beyni; yemek borusu, mide, ince bağırsak ve kalın
bağırsağı kaplayan dokunun kılıflarında yerleşmiştir.Tek bir şey olarak
düşünülürse o; beyinde bulunan nöronlar veya destek hücreleri arasındakiler
gibi nöronlarla, nörotransmitter’larla ve proteinlerle doludur. Bağımsız olarak
hareket etmesine, öğrenmesine, hatırlamasına ve deyişin dediği gibi, ‘bağırsak
duygularını’ oluşturmasına olanak sağlayan karmaşık bir devreyi kapsamaktadır.
1998 yılında Harper Collins’den
yayımlanan kitabı İkinci Beyin’de New York City Columbia-Presbyterian Tıp
Merkezi’nde Anatomi ve Hücre Biyolojisi Profesörü Dr.Michael Gershon, bütün gastrointestinal
sistemini bedenin ikinci sinir sistemi olarak adlandırmaktadır.
Dr. Gershon, "Beyin bedende
nörotransmitter’larla dolu olan tek yer değildir. Yüz milyon nörotransmitter
bağırsağın uzunluğunu kaplamaktadır, yaklaşık olarak beyinde bulunan sayı
kadar’’ demiştir. Eğer yemek borusunun, midenin ve kalın bağırsağın sinir
hücrelerini katarsak, bağırsakta bütün periferik sinir sisteminin geri kalan
kısmından daha fazla sinir hücresi vardır. Baş kısmında beyni kontrol eden
neredeyse her kimyasal, hormonlar ve nörotransmitter’lar da dahil, bağırsakta
belirlenmiştir.
Bu karmaşık devre, bağırsaktaki
beynin bağımsız olarak davranmasını sağlamaktadır. Bunun ispatı, yutmayı
kontrol eden beyin sapı hücreleri zarar görmüş olan felç hastalarında
görülebilir. Eğer bu meydana gelirse bir cerrah karına ait duvarda bir delik
oluşturur, böylelikle beslenme gıdaların direkt olarak midenin içerisine elle
girmesiyle başarılabilir. Yiyecek bir kere midede olduğunda, sindirim ve emilim
beyin ölümü olan kişilerde bile gerçekleşebilir. Merkezi sinir sistemi, yutma
ve defekasyon (bağırsaklardakilerin rektum ve anüs yoluyla dışarı atılması)
için gereklidir, fakat yiyeceğin yutulmasından arta kalanların anüsden dışarı
atıldığı zamana kadar bağırsak sorumludur.
Uyku-Bağırsak Bağlantısı;
İki beyin arasındaki devre üzeri
günışığına çıktıkça, araştırmacılar insanların neden öyle davrandıklarını ve
hissettiklerini anlamaya başladılar.
Beyin ve bağırsak uyku
saatlerimiz esnasında da birbirine çok benzer, ikisi de doğal 90-dakikalık devrelere
sahiptir. Beyin için, bu yavaş dalga uykusu rüyaların meydana geldiği hızlı göz
hareketi uykusunun periyodlarında kesilir. Bağırsak için, 90-dakikalık devreler
de kas kontraksiyonlarının yavaş dalgalarına yol açar, fakat bunlar REM
aralıklarıyla hızlı kas hareketinin kısa patlamalarıyla noktalanmışlardır.
Bu, iki beynin de birbirini
etkilemesinden olabilir mi? Cevap, muhtemelen evettir. REM uykusu, otonomik
sinir sisteminin canlandırması, değişmiş aktivite tarafından karakterize edilen
bir uyku evresidir ve değişmiş kolon (kalın bağırsak) fonksiyonudur.
İnce ve kalın bağırsak
problemleri olan hastaların anormal REM uykusu eğiliminde olduklarını da
biliyoruz. Yetersiz uyku; İrritıbıl Bağırsak Sendromu (IBS) ve Ülser Olmayan
Dispepsi’li (‘’ekşi mide’’ olarak da bilinir) olan hastalar, sabahları uykudan
yorgun ve tazelenmemiş kalkmaktan yakınan pek çokları, belki de büyük bir
çoğunluğun tarafından bildirilmiştir. Hastalar derin uyku diye tasvir
ettiklerinden uyandıktan sonra bile, yorgunluk ve tükenmişlik genel hissini
bildirirler.
Anormal REM uykusu, IBS’yi ve
Ülser Olmayan Dispepsi’yi tedavi etmede etkili olduğu gösterilen anti depresan
Amitriptilin’in düşük doz tedavisiyle azaltılmıştır. Beyni etkilediği dizayn
edilen pek çok ilaç bağırsağı da etkilemektedir.Örneğin, bağırsak
nörotransmitter’ı serotonin’le yüklüdür. Aslında, vücutta hiçbir yerde
olmayandan daha fazlasına neden olmaktadır. Serotonin, Peristalsis’in
(sindirim sistemindeki kasların dalgalı hareketleri) başlamasıyla bağlantılıdır.
Endişe-Bağırsak Bağlantısı;
luoksetin (Prozak) ve
benzer-davranan anti depresanların diğer türlerini alan insanların yaklaşık
yüzde 25’i; mide bulantısı, ishal ve kabızlık gibi gastrointestinal
problemlerle karşılaşırlar. Bu ilaçlarla olan problem, kullanılması gereken
serotonin’in hücreler tarafından alınımının önlenmesidir. Bu; üzüntülü olan
kişinin beyinde daha fazla serotonin’e sahip olmasını olanak sağlarken, daha
azı gastrointestinal bölgenin hücrelerinin kullanımı için mevcuttur.
Beslenme Uzmanı Dr. June Butlin,
"Serotonin, sindirim bölgesini sakinleştirir, peristaltik ve sekretuar
refleksleri başlatır. Uzun süre kullanımı veya yanlış dozajı; mide bulantısı,
kusma, kabızlık ve iştahta dalgalanmalara neden olabilir’’ şeklinde yazmıştır.
New York Times makalesinde
bildirilen bir çalışmada Dr. Gershon ve çalışma arkadaşları, Prozak’ın bağırsak
üzerindeki yan etkilerini açıklıyorlar. Bir kobayın kalın bağırsağının bir
bölümünü bir yere monte ettiler ve giriş yerinin sonuna küçük bir pelet
koydular. Ayrılan kalın bağırsak, peleti sütunun ‘anal’ sonuna, aşağıya doğru,
sanki bir hayvanın içinde olduğu gibi döndürdü. Dr. Gershon’un yazıda
açıkladığı gibi araştırmacılar, kalın bağırsağa küçük bir miktar Prozak
koyduklarında pelet ‘’büyük vitese’’ geçmiştir. Yazıda ‘’İlaç, peletin kalın
bağırsak aracılığıyla geçtiği hızı iki kata arttırdı, bu da bazı insanların
neden ishal olduklarını açıklar’’ denilmiştir. Şaşmamalı ki, Prozak küçük
dozlarda kronik kabızlığı tedavi etmek için kullanılmaktadır.
Az bir miktarı kabızlık için
faydalı olsa da, çoğu faydalı değildir. Gershon takımı kobay kalın bağırsağının
içerisindeki Prozak’ın miktarını son derece arttırdığında, pelet hareket etmeyi
tamamen durdurdu. Bundan dolayı birazı kabızlığı tedavi etmekte, çok fazlası da
kabızlığa neden olmaktadır. Prozak duyusal sinirleri uyarır, bu nedenle mide
bulantısına da yol açabilir.
Bağırsak beyine çok benzer opiat
reseptörlere sahiptir. İyileştirici Cevap kitabının(Freedom Yayımevi, 2002)
yazarı, Ağrı Yönetimi Uzmanı Dr. Michael Loes, "Sürpriz olmayan bir
şekilde, morfin ve eroin gibi merkezi sinir sistemi üzerinde hareket ettiği
düşünülen uyuşturucular kabızlığa neden olarak bağırsağın opiat resptörlerine
de bağlanırlar. İki beyin de opiat’lara bağımlı olabilirler’’ demiştir.
Pek çok Alzheimer ve Parkinson
rahatsızlığı hastaları kabızdır. İlk olarak beyni veya merkezi sinir sistemini
etkilediğini düşündüğümüz bir hastalık, bağırsağı da etkiler.
Bağırsağımız bazı hayret verici
şekillerde de bize yardım eder. Bağırsak, Benzodiyazepin olarak adlandırılan
kimyasalları üretir. Bunlar, Valyum gibi anti depresan ilaçlarda bulunan aynı
kimyasallardır ve bunlar, ağrıyı yatıştıran aynı kimyasallardır. Belki de
bağırsağımız gerçekten vücudumuzun endişe ve ağrıyı dindirenidir. Bağırsağın
gıdalarımızdaki kimyasallardan Benzodiyazepin’i, bakteriyel hareketleri
sentezleyip sentezlemediğinden emin değilken; şiddetli ağrı zamanlarında
bağırsağın aşırı hızlandığını, Benzodiyazepin’i beyne ulaştırdığını biliyoruz.
Maryland, Bethesda’daki Ulusal Sağlık Enstitüsü Nörobilim Laboratuarı’nda bir
nörokimyacı olan Dr. Anthony Basile, ‘’Sonuç, hastayı bilinçsiz hale getirmek
veya en azından ağrıyı azaltmak’’ demiştir.
Biraz Geçmiş
Dünyanın iyileştirici ve mistik
gelenekleri süresince karın; enerji ve bilincin önemli bir merkezi olarak
görülmüştür. Hindistan’ın büyük spiritüel ustaları kocaman karınlarla
övünürler. Bu muazzam karınların Prana’yla (Yaşam Gücü,Yaşam Enerjisi) dolu
olduğu düşünülmüştür. Bundan dolayı, Hintli ressamlar tanrılarını çoğu kez koca
bir göbekle çizerler.
Çin’de nazik tai chi sanatı alt
karnı; enerjinin rezervuarı olarak belirtir. Tai chi hocası, Qigong’un Yolu (Ballantine
Kitapları 1997) kitabının yazarı Kenneth Cohen, karnın içine qi’yi (Prana-
Yaşam Gücü) sıkıştırarak karın bölgelerinin kuvvetlendirilmesinin nasıl mümkün
olduğunu açıklamaktadır. Cohen, ‘’Çinli bakış açısından karın; dan tian veya
uzun yaşam ve bilgeliğin tohumlarını ektiğiniz iksir alanı olarak göz önüne
alınmaktadır’’ demiştir.
Son olarak, İncil’e ait çağda
kalp olarak adlandırdığımız, duygunun yeri; aslında ince ve kalın bağırsağı ima
ediyordu. Bu düşüncenin kendisi, genç Romeo’nun Juliet’e gönderdiği aşk notunda
söylediği ‘’ Beni duygulandırıyorsun’’ imajını hayalde canlandırır.
Tüm ciddiyetine rağmen; bugün pek
çok insan bağırsak sağlığını tamamen görmezden gelmektedir. Bunun sonucu olarak
‘bağırsaklarını merkez aldığını bileydiler, üstesinden gelebilirlerdi’
gibisinden sağlık problemleriyle karşılaşmaktadırlar. Böylece sanırım
hatırlanacak şey, Dr.Gershon’un kaydettiği gibi, "Bağırsağınıza iyi bakın,
bağırsağınız da size iyi bakacak’’tır.
Bu makale http://altmedangel.com/gutbrain.htm’den çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer
Çeviren: Esin Tezer
Bu yazı; http://www.okyanusum.com/beyinbagirsakbaglantisi.html
den alınmadır
Bağırsak ve Beyin Ekseni
Bağırsak
sağlığı ve beyin sağlığı birbiriyle çok ilişkilidir!
Son zamanlarda neredeyse her
hafta ya bir makale ya da tv programı, sindirim bölgesi ve vücudun geri kalanı
arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Bu aslında çok uzun zamandır biliniyordu ama
artık hak ettiği ilgiyi buldu.
Bugün bağırsak beyin ekseni
hakkında konuşmak istiyorum. Dr Datis Kharrazian: “Bağırsakların beyin
sağlığıyla çok yakın ilişkisi vardır. Deneyimlediğiniz, hissettiğiniz ya da
yaptığınız her şey beyin işlevlerinden biridir. Keyif alabilmek, algılamak,
anlamak ve hayatı deneyimlemek, ateşleme oranı ve beyin sağlığınız ile
ilgilidir” dedi.
BEYİN-BAĞIRSAK EKSENİ: Beyin
Bağırsaklarınızı Nasıl Etkiler?
Vagus siniri (10. Kafa siniri)
ile iyi iletişim- Beyin sapı aracılığıyla olan beyin mesajlarının %90’ı
(özellikle de sempatik sinir çekirdekleri) vagus sinirini etkiler. Bu yüzden de
sindirim sisteminin “beyni” olan enterik sinir sistemi ile iletişime geçer. Bu
da önemli sindirim işlevlerini tetikler. Mesela,
Bağırsak hareketi
Mide asit sekresyonu
Pankreatik enzimler
Safra kesesi kasılması
Stres- Beyin stresi
algıladığında, iyi bir sindirim için gerekli olan parasempatik tepki yerine (
dinlen ve sindir), sempatik tepki ( savaş ya da kaç) tetiklenir. Stres ayrıca,
İnce bağırsak geçiş süresini
yavaşlatır
Aşırı bakteri gelişimini
artırır
Bağırsak bariyerini tehlikeye
atar
Kortizol tepkisi aracılığıyla
inflammasyonu tetikler, bu beyne zarar verir, dolayısıyla da daha fazla strese
yol açabilir. Dha fazla stress daha fazla inflammasyona yol açar ve böyle sürer
gider.
Vagus siniri ile kötü
iletişim- vagus siniri ile kötü iletişim şunlara yol açar:
Bağırsaklardaki düşük kan
akışı
Yukarıdaki nedenden dolayı
hastalığa yol açan maya ve bakteri artışı
Yukarıdaki nedenden dolayı
bağısak geçirgenliği (akıntılı bağırsak)
Yukarıdaki nedenden dolayı
kronik düşük seviye inflammasyon
İnflamatuvar sitokin( bağırsak
opiatları ve peptitleri yanısıra)kan-beyin bariyerini geçer.
Yukarıdaki madde sonucu “sızınıtılı”
beyin bariyeri ve “aktive olmuş” mikroglia hücreleri (beynin bağışıklık
hücreleri) oluşur.
Bu da inflame olmuş beyine
yani azalan sinir iletimine ve depresyona neden olur.
Dolayısıyla vagus siniri ve
beyin iletişimi azalır
Ve tüm döngü yeniden başlar
BAĞIRSAK- BEYIN EKSENİ :
Bağırsaklar Beyni Nasıl Etkiler ?
Bağırsağın kendini
zehirlemesi- Glukozun laktik aside, suya ve de enerjiye dönüşmesi beklenir. Ama
vücudunda aşırı Candida bakterisi ya da diğer mayalardan olan kişilerde bir
fermentasyona uğrar ve alkol ve onun yan ürünü olan asetaldehite dönüşür.
Faydalı mikropların zarar
görmesi- antibiyotikler, doğum kontrol hapları, işlenmiş gıdalar, kimyasallar,
stres vs. hastalığa yol açan maya ve bakteri artışına yol açar. Bu da şunalar
yol açar:
Sızıntılı bağırsaklar
Kronik düşük seviye
inflamasyon
İnflamatuvar sitokin ve diğer
toksinler kan- beyin bariyerini geçerek hasar verirler
Inflame olmuş(iltihap) beyin
Azalan sinir iletkenliği
Depresyon ve azalan vagus
sinir iletişimi
Ve tüm döngü yeniden başlar3.
Gluteomorfin ve casomorfin- Bunlar buğday ve süt ürünlerinde bulunan glüten ve
kazein proteinlerinin hatalı parçalanmasından kaynaklanan opiat benzeri
maddelerdir. Bunlar hem çocuklarda hem de yetişkinlerde madde bağımlılığı semptomlarını
kopyalayabilirler.
Düşük Serum Sülfat-Sülfat,
zehir giderme ve sinir taşıma(nörotransmitter- beynimizin ulakları)
metabolizması için çok önemlidir. Patojenik-hastalığa yol açan mikropların
aşırı artması sülfatı sülfite dönüştürebilir. Bu da onların faydalı değil
zararlı olmalarına yol açar. Otistik çocukların çoğunda ciddi derecede sülfat
eksikliği bulunmaktadır.
Metabolik artıklar- Bağırsaklardaki
patojenik mikroplar tarafından üretilen bu metabolik artıklar beyin için
nörotoksin(sinir sistemi üzerinde zararlı etkisi olan zehirli maddeler) olurlar.
Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
http://empoweredsustenance.com/gut-brain-axis/
http://empoweredsustenance.com/gut-brain-axis/