26 Mayıs 2009 Salı

KARMA EĞİTİM FİYASKOSU

      Eğitim konularında günümüzde bir sürü olumsuzlukların yaşandığını hepimiz biliyoruz. Eğitimin sadece Türkiye’ de değil, tüm dünyada sorun haline geldiği, verimlilikten ziyade topluma zarar veren konumu artık fiilen yaşanmaktadır. Geleceğini düşünen ülkeler bu konuda yüzlerce araştırma yapmaktadırlar..

      Eğitim politikası tüm dünyada 68 kuşağı döneminin materyalist ve feminist ideolojiler yönünde değiştirilmiş, o gün için reform olarak kabul edilen KARMA EĞİTİM dönemine geçilmişti. Güya kadın erkek eşitliği sağlanacaktı. Maalesef fos çıktı. Gelinen noktada eşitlik sağlanamadığı gibi, tam tersi durum kadınların aleyhine dönüştü. Artık kadın sadece cinsellik objesi olarak dikkate alınıyor. İşten atılma tercihi sıralamasında kızlar başı çekiyorlar. Günümüzde daha ergen bile olamadan yaşanan duygusal ilişkiler, flörtler, gençlerde bunalımlara, başarısızlıklara, cinayetlere, intiharlara, güvensizliğe ve tatminsizliğe neden olmaktadır.

      Yaşanan bu olumsuz tablo sonucunda ülkeler, verimlilik esasını dikkate alarak daha bilimsel eğitim yöntemleri araştırmaya ve bunları eyleme geçirmeye başlamışlardır. Bu araştırmalardan en önemlisi karma eğitim yerine ayrı eğitimin devreye sokulmasıdır. Örneğin, bugün ABD’de 253 okulda ayrı eğitim yapılıyor, 51 tane okul ise sadece kız veya sadece erkek öğrencilerin başvurularını kabul ediyorlar. 200 okulun daha ayrı eğitim yapmak için devlete başvurduğu, yakın bir gelecekte ise bu tür okul sayısının 5.000’i bulabileceği belirtiliyor.

      Eğitim kavramına geniş açıdan bakıldığında karma eğitim düzeninin zaten bilimselliğe dayanmadığı, tamamen ideolojik olduğu görülmektedir. İnsanları tek fabrikadan çıkmış, aynı yeteneklerle imal edilmiş araçlar gibi düşünmenin bilimsel olduğunu iddia eden; zaten bilimden anlamıyor demektir.

      Eğitimini ideolojik olarak ele alan Türkiye’nin durumunun, diğer ülkelerle kıyaslandığında akıl sağlığı yönünden en alt düzeyde, yani aptallıkta en ön sırada olduğunu bilmeyen kalmadı.(1) Bir eğitim sisteminin verimli olup olmadığını, ancak 20 yıllık bir süre sonunda tespit etmek mümkündür. İşte bizde de çıkan sonuç budur.

      İnsanların kadın ve erkek cinsiyetlerine göre farklı yaratılışlara, karakterlere sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Böyle olduğu halde kişilikleri sosyokültürel olarak oturmamış ve cinsel kimlikleri tıbbi olarak olgunlaşmamış iki çocuğu, ergenlik döneminde bir araya getirerek eğitmek çok yanlış bir uygulamadır, Ve bu uygulamanın sonuçlarını çocuklar ve aileleri en acı şekilde yaşamaktadırlar. İşte bu yüzden kendi insanlarının geleceğini düşünen devletler araştırmalar yapmakta, eğitimi ideolojik değil, verimlilik esasına göre ele almaktadırlar.

      Mesela; bir araştırmaya göre, (Non-academic -or extra-academic- benefits of single-sex education) erkek öğrenciler, dersi hareketli işlemeyi, derste aktivite olmasını beklerken, kız öğrenciler kendilerini sakin bir ortamda ifade etmeyi isterler. Cinsiyet farkına göre yetenekleri, göz önünde bulundurmayan bir eğitim sisteminde; öğrencilerin uyum sağlamakta zorlandıkları (örneğin kızların; dil öğrenimine ve sözlü iletişim konularına, erkeklerin ise el becerisi ve hesaplamaya daha yatkın olduğu) bilimsel sonuçlarla tespit edilmiştir.

      Kız ve erkek ayrı öğretim yapan okullarda öğrencilerin, kendilerine güvenleri daha yüksek olup, karakterlerini daha rahat olgunlaştırmaktadırlar.

      Karma okullarda, öğretmenlerin bildirdiklerine göre bilhassa dört konuda öğrenciler sorun yaşamaktadırlar. Bunlar; öğrenci motivasyonu, davranışı, sınıf yönetimi ve disiplin olarak sıralanmıştır. Özellikle motivasyon konusunda kız-erkek ayrı sınıflarda öğrencilerin daha verimli oldukları gözlenmiştir.
Yine karma okullarda, ergenlik dönemindeki öğrencilerin, birbirleriyle olan kız-erkek ilişkileri sonucunda bunalımlar geçirdikleri ve derslere ilgi seviyesinin çok düştüğü de ispatlanan gerçekler arasındadır.

      Yukarıda da belirtildiği gibi, sadece kızlara yönelik eğitim veren okullarda, derslere yönelimin daha fazla olduğu ve karakterlerin daha rahat olgunlaştığı gözlenirken; karma okullarda eğitim gören kızların ise daha ziyade görünümlerine önem veren davranışlara yöneldikleri saptanmıştır.

      Kızların başarı oranları incelendiğinde çıkan sonuç oldukça ilginçtir. Sadece kızların gittiği okullardan mezun olanlar, karma okullardaki hemcinslerine oranla hem daha iyi üniversitelere girebildikleri, hem de daha üst seviyelerde iş bulabildikleri tespit edilmiştir. Örnek olarak, ABD senatosundaki kadınların % 40’ı, karma olmayan okullardan mezundur. Bu durum, başarı oranının tescili bakımından önemli bir delildir.

      Karma olmayan okullardaki uygulamalar; hem öğretmenleri hem de aileleri rahatlattığı için, kızlarını bu okullara göndermeyi istedikleri, yapılan başvurulardan ortaya çıkmaktadır.

      Bu tür araştırmalar dünyanın pek çok ülkesinde giderek artan oranlarda yapılmasına rağmen ne yazık ki Türkiye’de dikkate bile alınmıyor. Öyle ki, bütün dünya ülkeleri çocuklarının daha iyi eğitimli olmalarını, başarılı olmalarını amaçlarken Türkiye halen; ideoloji ağırlıklı bir tavır içinde eğitim sistemini sürdürmeye çalışıyor. Değil araştırma yapmak, kız erkek ayrı öğretimin sözü bile edildiğinde eğitimin verimliliği değil, ideolojik vehimler ön plana çıkıyor. Günümüzde gelişmemiş kimlik yapımız yüzünden kızlarımız, en savunmasız en saf ve en güzel dönemlerinde acımasızca kullanılıyor. Magazin dünyası ve televizyonlar bunun en bariz örnekleridir.
Neticede görülen kadarıyla, ülkemizde kendilerine aydın diyen bilimden uzak ama etkin olan kesim genç nesli; bilgili, cinsel kimliğini olgunlaştırmış, kendine güvenen bir yapıda görmek istemiyor. Bunun yerine öğrencilerin, tüketim sektörünün vazgeçilmez müşterileri haline getirilmesi amaçlanıyor. Sonuçta sisteme empoze edilmiş öğrenciler; okul, dershane ve üniversite eğitim süreci boyunca acımasızca kullanılıp, sonrada paçavra gibi atılan zavallılar haline geliyorlar.

      Bu durumun üzücü yanı ise, genç neslin iş işten geçinceye kadar kullanıldıklarının farkında olamamaları, anne babanın finans desteği ile gençlerin magazin tarzı bir yaşamı tercih etmeleridir. Bunu da normal bulmaktayım. Çünkü hormonları ve içgüdüleri onları yönlendirmekte, kendilerini kontrol edebilmeyi, sorumluluğu, toplumsal kuralları, özgürlük dışı kabul edip karşı çıkmaktadırlar.
Tabii sonunda da dünyanın en yüksek üniversiteli işsizler ordusu, olgunlaşmamış kişiliklerle kurulan birlikteliklerin çok kısa sürede boşanmayla bitmesi, anlaşmazlıklar, çatışmalar, intiharlar, cinayetler, uyuşturucu, alkol bağımlılığı kaçınılmaz sonuçlar olmaktadır.

      Ne için? Materyalist bir ideoloji için. Herhalde bu yöntem toplumların intihar yöntemi olarak tarihe geçecektir. “Milletlerin de canlılar gibi bir ömür süreci vardır.” diye boşuna dememişler.
Her şey gönlünüzce olsun.

Not; (1) http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1091712