8 Nisan 2012 Pazar

BİLGİSAYAR – İNSAN - AHİRET


Bir bilgisayarın iç yapısı, bir insanın anatomisiyle çok ciddi benzerlikler gösterir. Her ne kadar standart bir ev bilgisayarı, bir insan bedeninin yerini tutacak kadar karmaşık değilse de, içerik olarak en önemli kısımları ismen biliriz. Ana kart, harddisk, işlemci, ram. Tüm bu kavramlar, insan bedeninde bedensel ve zihinsel bir işlevin karşılığını bilgisayara yansıtır. Biraz açalım.

İlk durak anakart. “Motherboard” terimi, makine içerisindeki gerekli olan tüm parçaların, en uygun ve doğru yerlere entegre edilerek aralarında bağlantı kurdukları merkezi devreler ünitesidir. Bu şekliyle bir insanın bedenini anakarta benzetebiliriz. Fiziksel olarak ne kadar sağlıklı iseniz, anakartınız da o kadar etkili olacaktır.

Sırada işlemci var. “CPU”, sıklıkla değişim gösteren, yer gün bir yenisi çıkan, “Pentium, çift çekirdek” gibi tanımları bilmemizi sağlayan parça. Biz ona beyin diyelim. Bir bilgisayarın işlemcisini değiştirmek, bilgisayarı komple değiştirmekle eşdeğerdir. Aynı mantıkta insanda da beyin transferi olmuyor zaten. Yani bedeniniz beyninizi ilk aldığı şekliyle kullanır.

Harddisk, nam-ı değer “ROM”. Tek kelimeyle karşılığını verirsek, “hafıza” diyelim. Ömrü hayatınız boyunca yaşadığınız, deneyimlediğiniz her şey, en ufak bir detay bile atlanmadan bu önemli birime kaydedilir. Birim diyorum gerçi ama; her ne kadar bir bilgisayarda harddisk elle tutulur bir parça olsa da, bir insan için hafıza mekanizması bu kadar sabit bir maddesellik içermez. Bu konuya ileride tekrar döneceğim.

Şimdi biraz da önbellekten bahsedelim. RAM, harddisk’imizin öncü kuvvetleri… Ram bilgisayarımızın sık kullanılan bilgilerinin olduğu kısımdır. Geçicidir. Ama varlığının sebebi, sık ihtiyaç duyduğumuz bir bilginin, hafızanın derinliklerine gömülmüş bir anıyla aynı kefeye konmaması; ve bu vesileyle yaşamsal işlevi yavaşlatmamasıdır.

Ancak ram acımasızdır. İnsan bir bilgiyi ne kadar sık kullanırsa kullansın, eğer hafızaya kaydetmeden ilgi dağılmışsa, artık o bilgi yok demektir. Hatta, saatlerce ders çalıştığını iddia eden bir öğrencinin sınavda zayıf not almasının gerekçesi de tastamam bu yüzdendir.

Bunun dışında da yazılımsal ve donanımsal destek birimleri mevcuttur. Birkaç kısa örnek verelim.

Monitör + Hoparlör + Klavye + Mouse => 5 Duyu + Uzuvlar.

İnternet Bağlantısı => Sosyal İletişim.

Ofis Programları => Eğitim + Öğretim.

Disk Temizleme => Uyku.

Yan Programlar => Yetenekler.

Virüs Koruma => İdrak ve Kabulleniş (Harddisk ile bağlantılı).

Şimdi harddisk ve virüs koruma konularını biraz daha derinlemesine konuşalım. Önceden yazdığım gibi elle tutulur bir hafıza organı ya da parçası yoktur insanın. Eğer hafıza, sadece bu dünyada kullanılarak, veriler, “Güç” düğmemiz kapatıldığında yok olacak tarzda tasarlanmış olsaydı; o zaman, “İşte, beyindeki tüm hafızamız budur.” diye gösterebileceğimiz bir et parçası olması gerekirdi. Ama onun yerine, aşırı karmaşık ağ sistemleriyle bezenmiş bir gizem yığını var. Bunun çok önemli bir sebebi var tabii…

Bu dünyada hafızamıza giren tüm bilgiler, öldükten sonra da kullanılmak üzere, ruh dediğimiz enerji kaynağına da yüklenir. Bu sayede, ölüm ötesi bir hayatta insanın gücünden bahsedebilir zaten. Ancak her çifte yükleme gibi bu durumun da bir ikilemi vardır. Hard diskinize kaydetmiş olduğunuz bir bilgiyi, değiştirmeyi, silmeyi ya da kopyalamayı düşünürseniz, bunu yapmak için bir bilgisayara ihtiyaç duyarsınız.

Eğer bilgisayarınız elinizden alınmışsa, ve siz de, ruh tabanlı astral belleğinizle yeni evinize varmışsanız, o bilgi doğru ya da yanlış; artık sizin bir parçanız olmuştur.

Eğer kaydınız doğru ve faydalıysa, ne mutlu size… O bilgi sizin için bir cennet ülkesi haritası gibidir. Yok eğer kaydınız yanlış ve zararlıysa; tahmin edersiniz ki, sistem sürekli hata verecektir.

Elbette bir de virüs koruma programlarımız var. Yani idrakimiz… Dünyada iken hafızamıza aldığımız bilgilere gerçekten inanıyor muyuz? Onları hayatımıza geçiriyor muyuz? Yoksa sadece toplumsal bir sürükleniş yüzünden mi tüm bunlar oluyor? İşte bu noktada virüs koruma programınız devreye giriyor.

Sizin için doğru olduğuna inandığınız bir kavramı eğer idrak etmiş ve yaşamınıza sokmuşsanız, o klasör artık koruma altında olacaktır. Bilgisayarınız kapansa bile, elinizdeki astral harddiskiniz o bilgiye yöneltilecek tüm saldırıları önleyecektir. Kaldı ki, ölüm ötesinden bahsediyoruz. Kabir… Berzah… Kıyamet… Saldırı olacak yani, orası kesin.

Biliyoruz ki, insanların ahirette de seviyeleri farklı farklıdır. İşte bu farklılıklar insanın veri gücü neticesinde ortaya çıkıyor. Koruma altına aldığınız dosyalarınız, sizi güçlü kılacak veriler taşıyorsa, eninde sonunda huzurlu ve güçlü bir dünyaya adım atarsınız.

Ancak unutulmaması gereken bir incelik daha var ki, orta halli bir bilgisayar kullanıcısı bile bunun farkındadır. Ne kadar kalın güvenlik duvarları ve ne kadar kuvvetli virüs korumalar kullansak da, o dosyalara ulaşabilen hackerler olabilir. Ve şeytan oldukça bilgili bir hacker olarak tanınır. O yüzden ölmeden önce dosyalarınızın sağlam olduğundan emin olursanız, sizin için daha hayırlı olacaktır.

Doğru verilere ulaşmanız dileğiyle. Saygılar.



Fizik Öğrt. Özgür Akar. (İlham kaynağı A.Hulusi- Okyanus ötesinden.]