1 Nisan 2012 Pazar

KURAN - MEAL - TEFSİR İLİŞKİSİ (18)




17 den devam

- İbn. Abbas öyle diyor. Kur’an da 4 kelime hariç diyor hepsini tefsir ederim diyor. Onun da demek ki edemedikleri var.

- Nedir o dört kelime? İlginç geldi bana.

- O dört kelime; Gısliyn, hananen, evvah ve er rakıym. Hariç Kur’an ın tamamını tefsir ederim diyor.

Gısliyn; Yani cehennemde yedirilecek bir yiyecek. Demek ki ya Arap diline başka dilden geçti, ki büyük otoriteler böyle derler, ya da Kureyş lehçesinin dışında bir lehçeden geldi. Hananen de aynı şekilde. Etimolojisi daha farklı bir dilden olabilir. Meryem suresinde. Evvah; Hz. İbrahim için, o çok ah edendi, ahı çok olandı. Er Rakıym; bu ashabı rakıym den. Bunların dışında hepsini bilirim diyor. Yani Arap olmasına rağmen, Tercüman-ül Kur’an olmasına rağmen demek ki onunda bilemediği durumlar vardı.

Hz. Ömer bir gün vakıa suresini okuyor Ebba kelimesine geliyor ve Ebba’da ne diyor. Tamam hepsini anladık ta şu şu ebba da ne? Arkasından da diyor ki; “Ben ne kendi kendime tekellüf yaptım. Allah’ın verdiğini, açıkladığını alın, vermediğini bırakın, eğer lüzum etseydi açıklardı.” Diyor. Çayır çimen demektir aslında. Tabii Arap’ta çayır çimen pek olmadığı için kullanılan bir kelime değil, onun için de bilemiyor.

- Ama manayı da zorlamıyor orada.

- Aynen öyle, takılmıyor daha doğrusu. Çünkü maksada bakıyor orada. Maksadı okuyor zaten. Bu kelimeyi bilmemesi maksadı bilmediği anlamına gelmez.

- Yan, akıl ve nakli, rivayet ve dirayeyi öyle birbirine anlamsızca vurdurmanın, birbirinin rakibi imiş gibi, ya da muadili imiş gibi düşünmek yanlış. Burada maksat hakeminin gözünden baktığımızda her biri bir yere oturuyor.

- Eyvallah..! Aslında nakil hafızayı, akıl ise müdrikeyi temsil eder. Yetmez mi. Hafızasız insan olmaz, müdrikesiz insan olmaz. İdrak etmek için hafızanızda bir şeyler olması lazım. Öyle değil mi? Onun için ezber ilmin bir kısmıdır. Ama ilmin tamamı ezberden müteşekkil olursa orada ilim olmaz. Çünkü içtihat olmaz. Cehdü gayret olmaz. Ama ezberinizde hiçbir şey yoksa, hafızasızsanız o zaman da yine ilim olmaz. Neyi neye kıyaslayacaksınız.

- Medrese usulünün mesela donmasında bu dengenin kaybedilmesinden dolayı yani.

- Yani işin sırf hafızaya yükletilip, muhayyile, müdrike ve musavvirenin ortadan kaldırılması, çalıştırılmaması daha doğrusu, muhakemenin yok edilmesi oldu. Oysa ki muhakeme olmadan hüküm olmaz. Muhakeme elbette hafızadan doneler alacak. Ama hafıza tek başına muhakemesiz ne işe yarar ambar olmaktan başka.


Devam ediyor.


Kaynak Vahyin penceresinden