20 den devam
- Şöyle bir
tez, bir anlayış var. Mu’tezile akılcı idi, yani bugünkü anlamda
rasyonellistti, İslam’ı akılcılaştırma vs. gibi görüşleri vardı. Peki bunların
saptıkları nokta neydi ve mutedil oldukları, doğru oldukları nokta neydi. Çünkü
Kur’an ın müdafaası için ortaya çıkıyorlar. Bir sürü felsefi problemle mücadele
ediyorlar onu merak ediyorum.
Ben şahsen Mu’tezile’nin daha
sonra böyle suçlanmasının Mu’tezile’ye ve kendi tarihimize, kendi birikimimize
hakaret olduğunu düşünürüm. Yani bir tür sadomazoşizm olarak görürüm. Kendi
kendine işkence etmekten zevk almak gibi bir psikolojik hastalık. Nefis
hastalığı olarak nitelendirmek isterim.
Mutezile tabir caizse bu ümmeti
bir fert olarak düşünürsek bu ümmetin aklını temsil eder. Yani bu ümmeti bir
fert olarak düşünüp her bir unsuru bir yerini temsil ettiğini varsaymamız
lazım. Biz bir unsuru hedef alırken aslında kendi bünyemizdeki bir unsuru hedef
aldığımızı unutmayacağız. Keşke Mutezile yaşasaydı. Keşke hiç yok edilmeseydi.
Ha, Mutezile yok mu oldu? Bana
sorarsanız Mutezile isim olarak yok oldu fakat ehli sünnet içerisine dahil
oldu, ithal oldu, sünnet Mutezile oldu bir parça. Mutezile ehli sünnet oldu.
Yani Maturudi ekolünün aslında ortaya çıkış biraz da böyle bir çıkıştır. Onun
için daha önce selef müteşabihatı Allah’tan geldiği gibi kabul ederiz bilakeyf.
Yani keyfiyeti bizce mechul. Biz bilmeyiz öyledir deriz.
Ama ehli sünnet daha sonra hem de
nasıl te’vil etti bunu. İşte Fahrettin Razi’nin tefsirini okuyun. Dolayısıyla
Cüveyni’den itibaren Hatta Bakıllani’den itibaren Te’vil edildi ve Mutezilenin
yöntemleri, ehli sünnetin yöntemleri haline geldi. Hatta Eş’aride de biz bunu
görüyoruz. Muarızlarına ve muhaliflerine karşı çıkarken eski mezhebinden
öğrendikleriyle karşı çıkıyor. Kendisi de eski bir Mutezil’idir, o dönemde
eserlerde yazmıştır.
- Mutezile’den itizal etmiş yani.
- Evet itizalin itizali.
Dolayısıyla Mutezile’ye akılcı, rasyonalist demek haksızlıktır. İslam’da
Rasyonalist diyebileceğimiz bazı akımlar olmuş olabilir, fakat Mutezile
rasyonalist değil akıllıdır. Rasyoneldir. Yani onların savunduğu akıl, aslında
vahyin savunduğu akılla aynıdır.
Bu manada aklı savunurken nakli
akla kurban etmediler. Unutmamak lazım. Aklı savunurken nakli savundular aynı
zamanda. Çünkü akıl insanın içindeki nakildir. Akıl insana fıtraten verilmiş
nakil, Nakil insana dışarıdan indirilmiş akıl. İmam Cafer’e atfedilen sözün
biraz bozulmuşu olacak; “Peygamber insanın dışındaki akıldır, akıl insanın
içindeki peygamberdir.” Der. Mutezile de aklı yerine koydu.
-Aklı olmayanın dini olmaz. yani
- Evet bugün ehli sünnetin de
temel düsturudur ve öyledir de zaten. Kur’an ın istikrai bir okunuşu sonucunda
verdiği şey de budur zaten. Onun içim 800. ü aşkın yerde düşünmeye davet eder
Kur’an. Dolayısıyla Mutezile’ye Rasyonalist suçlaması çok abartılı ve haksız bir
suçlamadır, İslam bünyesinin aklını temsil eder. Seliym aklını. Ama Mutezile
içerisinde de gruplar vardır, krikler vardır, uçlar vardır. Bir cübbai ile bir
Hayyad aynı değildir.
- Aralarında farklar var yani.
- Tabii ki farklar var.
- Fakat hocam İslam havzasında
yetişmiş, ulumi İslam ile hem hal olmuş en akılcı dediğimiz bile batının
rasyonalist manasında değil.
- Asla. Niye değil? Bu çok mühim
bir nokta.
- Müsaade etmiyor sanki İslam
ona.
- O manada akılcı olmayı ben
dinden çıkmak olarak görüyorum. Çünkü Hümanist olunmadan rasyonalist olunmaz.
Hümanist olmak ne demektir? İnsan hakikatin ölçüsüdür. Parmenides gündeme
gelir. Eski Yunan’dan beri böyledir. Yunan- Batı aklında insan her şeyin
ölçüsüdür. Allah aşkına bunu söyleyecek bir adamın dinle alakası kalır mı.
Mutezile’ye biz bunu söyleseydik Mutezile adamın gözünü oyardı.
- Kafasına tuğlayı geçirirdi..:)
- Hayyad o meşhur reddiyesini
İbn. Ravendi’ye yazdığı reddiyeyi boşuna mı yazdı Allah aşkına. Dolayısıyla Bu
manada o mantığa, yani akılcılığa karşı en güzel savunma yöntemini yine
Mutezile getirmiştir. Yani biz söyleyebilir miyiz Mutezile hümanistti diye,
İslam’da böyle Hümaniter bir düşünce var mı ki. O zaman sekülerliği biz icat
etmiş oluruz.
- Yani Allah’ın Kriter
koyuculuğunun yerine insanı ihdas eden bir anlayış olmaz.
- Yani İnsanı tanrının yerine
geçiriyorsunuz. Mutezileyi bununla suçlamak 80 değnek iftira cezası hak eder.
- En pesimizti, en karamsarı bile
batıda ki karamsarlık, Albert Camus manasında değil.
- Nihilist değiller. Yani varlığın
anlamsızlığına asla hükmetmezler. Çok mühimdir burası Varlığın anlamlılığı ve
amaçlılığı yasası ilk yasadır. Yani yer çekimi yasasından eskidir. İlliyyet ve
gaiyyet. Anlamlılık ve amaçlılık. Dolayısıyla hiçbir yasa yokken Allah ilk defa
anlamlılık ve amaçlılık yasası koydu. Onun için Allah batılla iştigal etmez. Rabbenâ mâ halakte hazâ batılâ (A.İmran/191) Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın.
Hak odur işte. Hak, amaçlı yaratmaktır. Bil Hakk. Halâkna, Bil Hakk. Hakk
ile yaratmak, amaçlı yaratmaktır. Kur’anda Bil Hakk nerede geliyorsa siz onun
karşısına amaçlı ve anlamlı diyebilirsiniz rahatlıkla.
İşte ikincisi de bu. Tefsir
ekollerinden Dirayet tefsir usulü. Mutezileye’de böyle bir bölüm açmış olduk.
Devam edecek.
Kaynak
Vahyin penceresinden.