18 Eylül 2008 Perşembe

HAYDİ BUGÜN ALLAHTAN BAHSEDELİM.


Bugün Allah’tan bahsedelim, O’nu tanımaya çalışalım istedim. Rabbim inşallah anlatmada doğrulardan şaşırmaz ve kolaylaştırır. Böylelikle de Allah hakkında tefekkür edilmesi sanki yasaklanmış gibi düşünenlere öyle olmadığını, Allah hakkında da düşünüleceğinin, fikir yürütüleceğinin mümkün olduğunu örneklemiş oluruz.
Allahın varlığını kendi algıladığımız verilerle, duyularla tanımaya çalışmak, bir nevi felsefe yapmak yanlış olur. Çünkü Allah kendini tanıtırken insana ait duyuların, hayallerin Zat’ını tanımakta, tarif etmekte yetersiz kalacağını, (1) onun için kendisine ait özelliklerin, yani isim ve sıfatlarının düşünülmesini istiyor (2,3). Demek oluyor ki Allah’ın; bizzat Zat’ını, kişiliğini, ne olduğunu, nerede olduğunu değil; hangi özelliklere sahip olduğunu, ne olup ne olmadığını düşünebileceğimizi, ancak bunları idrak edebileceğimizin yolunu gösteriyor .
Allah’ı tanımaya bu açıdan yaklaşırsak, hiçbir yaratılmışın onu tasvir edebilmesinin, idrak etmesinin mümkün olmadığı kesin hale geldiği açıktır. Çünkü onu hayal etmek, tasvir etmek ona sınır getirmek demektir. Ne kadar büyük hayal ederseniz edin, sonuçta belirli bir sınıra ulaşır. İşte insanın algılamakta, hayal etmekte zorlandığı bu özellikten dolayı kavram kargaşası yaşar (4).
Allah hakkında doğru düşünmemize en büyük engel sonsuzluk kavramıdır. Sonsuzluk kavramını idrak edebilirsek ancak o zaman O’nu özellikleri ile tanımayı düşünebilir, özümseyebiliriz. Aksi halde Allah farklı, başka mekanda olan bir varlık; yaratılmışlar farklı, başka bir mekanda bir varlık gibi algılamaya başlarız ki; İslam’ın olmazsa olmazı olan teklik, Tevhit unsurunu inkar etme, kabul etmeme konumuna düşeriz. Bu ise şirktir.
Sonsuzu hayal edebilmenin zorluğu aşıldığında Allah kendisini tarif ettiği İhlas suresindeki “Ehad” isminin ne ifade ettiği anlaşılır hale gelir. Allah’tan BAŞKA bir varlığın da olamayacağını algılamaya başlarız. (5)
Ehad; Bir tek, cüzlerden, parçalardan meydana gelmemiş, herhangi bir şeyin ona girmesi veya çıkması söz konusu olmayan bütün, yekpare demektir.
Bu özelliği sonsuz seviyede düşünürseniz, Allah’ın beraberinde herhangi bir varlığın bulunabilmesinin mümkün olamayacağını kavramak kolaylaşır. Yani ezelde de, ebediyette de var olan tek O’ dur. Tüm yaratılmış bildiğimiz ve bilmediğimiz alemler, O’nun ilminde var olan (Haşa) bir nevi onun düşünce dünyasıdır..
İ. Rabbani Hz., varlık alemini sanki Allahın gölgesi diye benzetme yaparak cisim ile gölge arasındaki ilişki gibi düşünmemizi tavsiye etmiştir.
Şahsen ben varlık alemini, bilmem hatırlar mısınız? Hani bir çizgi adam karakteri vardı. Ona benzetiyorum. Türlü maceralar yaşıyor, var olduğunu düşünüyor, ancak varlığı görünmeyen çizerine ve onun iradesine bağımlı olduğunun farkında bile değil. Tabii bu benim fikrim. Teşbihte hata olmaz derler.
Şimdi biraz da Allah ait özelliklerden bazılarını hatırlayalım. Bu konu aşırı derecede önemlidir. İtikat dediğimiz olgudur. Allah’ı tanımada düşülecek yanlışlık, bağışlanmayan günah, ŞİRK olarak tarif edilmektedir.
Allah tüm inananları kendisini doğru tanıyanlardan eylesin.
Allah tektir. Onunla birlikte başka bir şey yoktur.
Allah, eşten ve çocuktan münezzehtir.
Allah, her şeyin sahibidir, ortağı yoktur,
Allah, Yaratandır. Onunla beraber bir idareci yoktur.
Allah’ın, özü gereği vardır ve kendisini var edecek bir yaratana muhtaç değildir. Aksine her şey onun vasıtası ile var olmuştur.
Allah’ın varlığının başı sonu yoktur. Sınırlanamaz.
Allah, mekanlı, yönlü bir varlık yani bir cisim değildir.
Allah, dilerse dilediği şekilde kalplerde ve gözlerle görülebilir.
Allah’ın akıl edilebilir bir benzeri olmadığı gibi, akıllarda ona delil olamaz.
Allah’ı ne zaman ne de mekan sınırlayabilir, taşıyabilir. Aksine zamanı ve mekanı yaratan O dur.
Allah tek yaratandır, her şeyi yaratan O’dur, Yarattıklarını korumak gözetmek ona güç gelmez. Bir şeyi yaratmak ondan bir şey eksiltmediği gibi, yarattığında da kendisine ek bir nitelik kazandırmaz.
Allahın yarattıklarının kendisine yerleşmesi veya kendisinin onlara yerleşmesi söz konusu değildir.
Allah tüm yarattıklarını belli bir programla fıtratla ve kaderle yaratmıştır.
Allah her şeyi kendi istediği için önceden bilerek yaratmıştır. Bu nedenle Allah sürekli bilicidir.
Allah bütün alemleri bir örnek olmadan kendi ilminde yaratmıştır.
Allah insanı ruh sahibi olarak yaratmış ve onu dünyada halifesi yapmıştır.
Allah yarattığı insana gökleri ve yeri amade kılmıştır.
Allah, yarattığı varlıklarda bulunan; isyan- itaat, kazanç-hüsran, köle-hür, soğuk –sıcak, diri-ölü, gerçekleşme-kaybolma, gündüz-gece, itidal-sapma, deniz-kara, çift-tek, enerji-madde, hastalık-iyilik, sevinç-keder, ruh-beden, karanlık –aydınlık, yer-gök, birleşme-ayrışma, çok-az, dal-kök, beyaz-siyah, uyku uykusuzluk, hareketli-durağan, kuru-yaş, kabuk-öz… Kısaca birbiri ile çelişen, benzer, zıt bütün bu bağıntıları bizzat kendisi irade edilmiştir.(6)
Allah, seslerin, harflerin ve dillerin de yaratıcısıdır.
Allah’ın kendi zatında artma ve eksilme söz konusu değildir.
Allah sonsuz sayıda özelliklere sahip bir varlıktır. Bizler sadece insana bildirilenler kadarıyla, O’nun isim ve sıfatları olarak bilebiliyoruz.
Allah her şeyi en mükemmel haliyle yaratmıştır. Tek tasarruf edici O’dur.
Allah yarattığı sorumluların nefislerinde takva duygusunu ve taşkınlık duygusunu ilham edendir.
Allah’ın yarattığı her şey, isimlerinin tasarrufu altındadır.(7)
Allah hakkında tefekkür edecek o kadar çok konu ve içerik var ki, bize kalan acizlikten başka bir şey değil. Allah cümlemizin ilmimizi arttırıp kendisine yönelmemizi sağlayacak gerçekleri idrak etmeyi nasip etsin.
Allah’ın selamı ve muhabbeti hepimizin üzerine olsun.
Her şey gönlünüzce olsun.
(1) (Enam/103; Gözler onu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder…)
(2) (Araf/180; En güzel isimler (el-esmâü'l-Hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın…)
(3) (İsra/110; De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır.").
(4) (Hacc / 74;. …Allah’ı hakkıyla tanımadılar….)
(5) Hadis; ALLAH var İDİ ve O'nunla beraber hiç bir şey yok İDİ, Bu hadise ye Hz. Ali’nin cevabı; El ân kemâ kân Yani, hala o andaki gibidir. Açıklaması.
(6) ( İnsan/30; ..Siz, Allah dilerse dileyebilirsiniz…)
(7) Tariflerde kaynak; ( İbn. Arabi/ Fütuhatı Mekkiyye)