13 Ocak 2011 Perşembe

OSMANLIDA YAŞAM - 12 -

Günümüzde ütopya olarak görülen bir yaşam şeklini, çok değil birkaç yüzyıl önce fiilen yaşandığını biliyor muydunuz. Bu yaşam şekli Osmanlı döneminde yaşandı. Belki hala kırıntıları vardır, bilemiyorum. Osmanlı da yaşam konusunda araştırmacı yazar dostum Canmehmet küçük bir araştırma yapmış, bu bile insana, özlem dolu bir iç çektirmeye yetti. Bu yazı serisinde onun bu araştırmasını paylaşmak istiyorum. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum.



OSMANLIDA SOSYAL İLİŞKİLER.




Meşhur Fransız gezgin Brayer şunları söylüyor:

- Türk halkının üstü-başı çok temizdir. Hâl ve tavırlarında büyük bir asalet, yüzlerinde tatlı bir sükûnet ve nezaket vardır! Konuştukları dil hoş ve ahenklidir. Sohbet edenlerin ifadeleri veciz, telaffuzları tertemizdir! Tebessümlerine incelik, el hareketlerine zarafet ve sadelik hâkimdir.

Brayer, hayranlıkla devam ediyor:


- Yabancıları en çok hayrette bırakan şey, birkaçının birden konuşmayıp, yalnız birinin söz söylemesidir. Konuşan, umumiyetle sözünü kısa tutar. Dinleyen de, söz bitene kadar sabreder. Birbirlerine karşı fikirlerini hürmetle savunurlar. Söylenen sözlerde herhangi bir fenalık, koğuculuk, iftira gibi kötülükler ve edebe aykırı lâubalîlikler yoktur.”

Sözü Avrupa’da eşine rastlanmayan bir konuya getiriyor:

- Yaşlı ve büyüklere karşı hürmetle onların hakkına riayet, hayal edilemeyecek bir nezaket içindedir. Diyebilirim ki Osmanlıların ahlâkî hususiyetleri, insanı âdeta teshir eder, büyüler. Yürüyüşlerinin serbestlik ve ihtişamı, misafir kabullerindeki güler yüzlülükleri ve nihayet selâmlığa girip çıkarken riayet ettikleri teşrifat kurallarının zarafeti karşısında hayran olmamak elde değildir.”


Tanınmış yazar Edmondo De Amicis ise Osmanlı halkını şöyle anlatıyor:

- Tetkik ve tespitlerime göre, İstanbul’un Türk halkı, Avrupa’nın en nâzik ve en kibar topluluğudur. Koca şehrin en ıssız sokaklarında dahi bir yabancı için hiçbir hakaret ve zarara uğrama tehlikesi yoktur. Hatta namaz vakitlerinde bile camileri gezmek kabildir! Bu ziyaretlerde bir yabancı, kiliselerimizi dolaşan bir Türk’ten daha çok hürmet ve riayet görebileceğinden emîn olabilir.

- Halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun, fazla meraklı bir bakışa bile hiçbir zaman tesadüf edilmez. Kahkaha sesleri gayet nadirdir. Sokakta kavga eden ayaktakımı da enderdir. Kapı, pencere ve dükkânlardan hiçbir kadın sesi aksetmez.



Devam edecek.