Siyasi tarih meraklıları, İngilizlerin 19’uncu asırda yaptıkları sanayi devrimi ile Osmanlılardan büyük devlet bayrağını devir aldıklarını ve yaklaşık bir asır taşıdıktan sonra dünya liderliğini ABD’ye devrettiklerini bilirler. İngilizler bugün Batı Avrupa ekonomi liginin 3’üncü kümesine düşmüş, ekonomik ve toplumsal sorunları için çareler aramaktadır.
Aşağıda konu ile ilgili İngilizlerin yaptıkları bir araştırmadan kısa bölüm sunulmakta ve Osmanlı anlayışının ve yaşamının ne olduğu okuyanın anlayışına bırakılmaktadır.
İngiliz yazar Phillip Blond’a göre, geçtiğimiz kuşak iki devrime tanıklık etti. Her ikisi de bireyi özgürleştirirken yerel toplulukları yok etti.
Önce sol kökenli devrimler yaşandı.
Kültürel devrim geleneksel terbiyeyi ve adetleri yürürlükten kaldırdı.
Hukuk devrimi, sorumluluk yerine bireysel hakları öne çıkardı.
Sosyal refah devrimi, hayır kurumlarının ve kendiliğinden oluşmuş örgütlerin yerine sosyal hizmet uzmanlarını koydu.
İkinci devrim, sağ kökenli piyasa devrimiydi. Wal-Mart benzeri dev zincirler, ekonomik liberalleşme çağında yerel, dükkânları yok etti. Küresel finans piyasaları, küçük bankaların yerini aldı. Binlerce, kilometre uzaklıktaki çılgın borsacılar, yerel konularda bilgisi olan şehir bankalarını sistem dışına itti. Sendikalar susturuldu.
Her iki devrim de bireysel özgürlüklerden bahsediyordu. Ancak amaçlarından saparak, gücü daha da merkezileştirdiler. Bunlar hücresel ve bölünmüş Toplumlar yaratınca, devlet devreye girip hasarı onarmak durumunda kaldı.