14 Ocak 2012 Cumartesi

KURAN - MEAL - TEFSİR İLİŞKİSİ (7)



6. Dan devam


Peki Meal ne ile ilgilenir? Meal de te’vil kelimesinin türediği kökten yine ela yeulü, euvl kökünden türetilmiştir.

Üstad Elmalı ile Muhammed Akif’le olan yazışmasında bu kelimeyi teklif etmiştir ve çok ta isabetli olmuştur tercüme yerine. Çünkü tercüme gerçekten de Kur’an ın çevirisi için çok isabetli bir ifade değil, nihayetinde çeviri, bir yorum faaliyetidir. Yani içine yorumun girmediği bir çeviri düşünemiyorum

- İçine notlar giriyor, yorumlar giriyor bir de kelami ilahi beşeri bir şeye nasıl olduğu gibi tercüme ediyorsunuz. Tercüme ettiğiniz kelami ilahi. Zaten kelamı ilahi olmasa bile bir dilin bir başka dile kaynak dile, hedef dile aynen aktarılması adeta imkansıza yakın bir şey. Ama bu bir de mukaddes kelam ise, kelamı ilahi ise orada duruyorsunuz. Yani bırakın onu şöyle basitçe düşünelim;

- Şiiri bile tercüme edemiyorsunuz. Her tercüme bir ihanet aslında.

- Aynen öyle. Asli kullanımında tercüme bir şeyi anlatmaktır. Bir başka dile çevirmek bile değildir. Yaşananı söze çevirmekte bir tercümedir. Şimdi düşünün bir uçak kazası geçirmiş olan bir insan. Yaşadıklarını anlatıyor. Anlatırken boncuk boncuk terliyor, gözleri büyüyor, yüzüne kan hücum ediyor, kan basıncı artıyor, titriyor, tüyleri diken diken oluyor, gözleri çakmak çakmak oluyor ve tüm hücrelerine yaşıyor. Siz o anlatırken sadece sözünü dinlemiyorsunuz. Siz onun tüm jest, mimik, ahval, yani tüm karineler, hal karineleri denilir buna. Hal karinelerini görüyorsunuz ve onun yaşadığı dehşeti sadece sözünden çıkarmıyorsunuz. Gözünden, özünden, yüzünden, terinden, teninden, gözlerinin belermesinden, yaşarmasından algılıyorsunuz. Bunlar yan anlamları tabir caizse.

Şimdi onu gördünüz, bunu kağıda dökeceksiniz. Bu yan anlamları nasıl dökeceksiniz? Te’vil işte bu yan anlamları ortaya çıkarmaktır.

- Mündemiç, içinde saklı duran anlamları da açığa çıkarmak.

- Hal karinelerine bakarak onun yaşadığı şeyi anlamaya çalışmaktır. Yani bir tür benzetme yapıyorum ben burada. Yani te’vilin ne olduğunu. Siz onu yazıya döktüğünüzde bir sürü şey kayıp. Bırakın yazıya dökmeyi, siz anlattığınızda bir sürü şey kaybedersiniz. Bir de yazıya dökerseniz daha fazlası kayıp. Onun için bakınız bir O harfini kullanırken birçok farklı anlamda kullanabilirsiniz. Şaşkınlık, hayret, beğeni, soru, itiraz, dalga geçmek anlamlarında kullanabilirsiniz. Ama bunu yazıya geçtiğinizde sadece bir O harfidir. Bu anlamları nasıl vereceğiz?

İşte fahvel hitap dediğimiz, hitabın diğer, arka planından çıkaracağız. Hal karineleri dediğimiz karinelerden çıkaracağız. Bütün bu ortaya çıkarma işlemini Tesir ve Te’vil yapıyor.

Meal ise Kur’an ın kaynak dilde ki manasını hedef dilde ortaya çıkarmak için lafız ve manayı hedef dilde yeniden ortaya koymaktır. Ama burada demiştik ki te’vil maksatla, tefsir mana ile, meal de lafızla yapılma işlemidir.


Devam ediyor.
Kaynak Vahyin penceresinden.