21 Ocak 2012 Cumartesi

KURAN - MEAL - TEFSİR İLİŞKİSİ (8)

7.den devam

- Modern zamanlara kadar İslam tefsir geleneğine ve işte Kur’an ı anlama, yorumlama geleneğine baktığımızda meal var mı, Yoksa genel bir intiba var, yazılıp çizildiği için söylüyorum. Nasıl batı dünyasında İncil dil itibarıyla, yani orijinal dilinden alındı bir başka dile çevrildi. Böylece hem bulgarize edildi, hem bozuldu, tahrifte böyle başlamış oldu. Yani Kur’an ın mealine de böyle yaklaşan zamanla tutum ve tavırlar oldu, şiddetli itirazlar oldu. Hatta tarihi okuma biçimlerinde de malumunuz Elmalılı Hamdi Yazır’ın; Yaptığının bir hata olduğunu. M.Akif’in yaptığı meali yok etmesinin ya da gömmesinin, bilmiyorum akıbetini. Bunların hepsinin bir hata olduğu şeklinde bir anlayış var. Asıl olan tefsirdir, asıl olan Te’vildir, Meal modern bir sapmadır. Hıristiyanlıkta incilin başına gelen şey Kur’an da da böylece başına gelecektir diye bir anlayış var. Buna ne diyorsunuz, böyle bir şey doğru mu?Sizinde mealiniz yayınlandı, sizin zihninizdeki meal tarifi ile mevcut meal mantalitesi örtüşmüyor, o açıdan da soruyorum.

- Hayır ben katılmıyorum. Fakat günümüzde ki  meal çalışmalarına bakınca buna nispeten hak vermemek mümkün değil. Yani Külli olarak katılmıyorum. Bir kez şunu söyleyeyim; Notsuz bir meal, meal değildir. Bir katı, yani metnin bir katı, bunu kabala olarak söylüyorum, bir katı daha not içermeyen meali ben okunmaya müstahak bir meal olarak görmem.

- Yani motamot meal olmaz.

- Olmaz. Bu çok garip bir şey. Bunu açıklamaya kelime bulamıyorum. Böyle bir şey olamaz. İkincisi de sadece meal olamaz. Çünkü meal dediğiniz şey; sizin metnin birkaç anlamı içinden tercih ettiğiniz şeydir. Şimdi metin tek anlamlı değildir ki. Çok anlam katmanları var ve bu anlam katmanlarının bir çok sebepleri var. Bir kelimeden kaynaklanan sebepler, iştikaktan kaynaklanan sebepler, sarftan kaynaklanan. Nahivden, yani structure’dan , (Arap dilinde herhangi bir işlem esnasında bir veritabanı tablosundan veriyi alıp işlevsel tablonun içine o veriyi çakan yapının genel adı.) yapıdan kaynaklanan sebepler, dilin yapısından kaynaklanan nedenler. Dizgeden, söz dizgesinden, cümlenin yapısından kaynaklanan nedenlerdir. Bazen bakarsınız fail de okunur, meful de okunur;

 Fetelakka Ademü min Rabbihi kelimâtin fetâbe aleyh.. (Bakara/37)

Ademe rabbinden kelimeler ulaştı, adem rabbinden kelimeler aldı. İki şekilde de meful. Bir örnek verdim sadece.

Mesela ; ..alâ hubbiHİ miskiynen ve yetiymen ve esiyra; (İnsan/8) Oradaki Hubbihi malı sevmesine rağmen diye de anlaşılır, mala da gider, Allah’ı sevdiği için diye de anlaşılır. Yani verecek de sevdiğinden vermek şeklinde de anlaşılır, Allah’ı sevdiği için vermek şeklinde de anlaşılır. Bir zamir var ama iki tarafı da görüyor. İki tarafı da gören o kadar çok zamir var ki, hatta 3 tarafı gören zamirler var.

Şimdi siz bunun bir tanesini seçeceksiniz. Peki seçmediğiniz ne olacak, o sizin tercihiniz, sizin takdiriniz. Takdirinize saygı duyuyorum, ne zaman saygı duyuyorum? Takdirinizin gerekçesini mealinize koyduğunuz zaman. Ben bunu tercih ettim, tercih gerekçem de budur. Tercih etmediğim de aşağıda dır. Ben tercih etmedim ama ola ki benim tercih ettiğim isabetsiz, etmediğim isabetli olabilir. Veya benim baktığım yerden, benim tercih ettiğim isabetli görülüyor ama sizin baktığınız yerden tercih etmediğim isabetli olabilir. Çünkü bu mananın içinde o da var.

Bunun, Allah’ın muradı şudur, şu değildir diyemiyor. Çünkü metin bana o ikisini de veriyor. Yani metnin anlam imkanında o var. Onun için fakirin yaptığı 11 senesini verdiği mealin temel özelliği, kaynak dilin anlam imkanının hiç birini yolda zayi etmeden hedef dile ulaştırmak, bunu da meal okuyucusunu iki arada bir derede bırakmak şeklinde değil. Tercihimi yine metne çıkarıp, tercümeye çıkarıp, meale çıkarıp, tercih etmediğimi de aşağıda zikredip, tercihimin de gerekçesini veya tercih etmediğimi niçin etmediğimin gerekçesini beyan etmek şeklinde. Bir meal yapıcısına düşen, bir Kur’an mütercimine düşen budur. Bu metne saygıdır. Bu Kur’an a saygıdır. Bu hitaba saygıdır.

- Bu çerçevede mesela Muhammed Esed’in yaptığı çalışma bir mealdir. Tefsir değildir.

- Hasan Basri Çantay. Mesela. Notludur. Notsuz meal olamaz. Yani siz metnin seçtiğiniz anlamı tamam ama seçmediğinizi atma hakkına sahip değilsiniz ki. Bu mealin okuyucusuna saygısızlıktır.


Devam ediyor.
Kaynak vahyin penceresinden