20 Ocak 2012 Cuma

MESNEVİ SOHBETLERİ - 26 – FENÂ BULMAK



Hz. Mevlana beytinde;


Ey aşık; aşk Tur dağına ruh gibi tesir etti. Tûr mest oldu, Musa’da kendinden geçti ve düştü.

Yine İlahi aşkın nelere kadir olabildiğini bize anlatıyor. Bunu yaparken Hz. Musa’nın tûr dağındaki yaşanılanları örnek veriyor. Bilindiği gibi Kur’an da; 


 Ne zaman ki, Musa, mikatımıza geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsanda bulundu. "Ey Rabbim, göster bana kendini de bakayım sana". dedi. Rabbi ona buyurdu ki; "Beni katiyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sonra sen de beni göreceksin". Daha sonra Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Ayılıp kendine gelince, "Sen sübhansın", "tevbe ettim, sana döndüm ve ben inananların ilkiyim," dedi. (A’raf/143)(elmalı)

Şeklinde anlatılır. Hz. Musa’nın Allah’ı görme dileğini Madde gözü ile göremeyeceği bildiriliyor. İlahi aşk öyle bir şey ki bunu dağa yansıtsa dağı yok olacak kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu hali görünce Hz. Musa kesin teslimiyetini beyan etti.

Allah’ın görülmesi meselesi çok konuşulan bir konu. Kesin olan şey Madde gözü ile görülemeyeceğidir. Çünkü Beden gözünün görme kapasitesi sınırlıdır. Allah ise her bakımdan sınırsız bir varlıktır. Dolayısıyla sınırlı bir şey sınırsızı ihata edemez.

Hz. Mevlana, bir insanın Allah’ın ef’alin de ve zatında fena bulmasına Hz. Musa örneğini veriyor. Allah’ın tecellisi halinde o şeyin  benliği kalmaz. Nitekim Allah’ın Tur dağına tecellisi halinde bir yığın taş ve toz kalması yani dağdan eser kalmaz diyor, İnsan-ı kamilinde Allah’a duyduğu ilahi aşka karşılık bulması halinde, onun Allah’ın zatında fena bulma halini anlatıyor. 

Böyle ince ve derin konuların anlaşılabilmesini, Zevk ve keşfe ait sahip olabilme gerçeği durumunda mümkün olabileceğini düşünürsek. Layıkıyla anlayamadığımızı itiraf etmeliyiz.

Allah’ın bu zevki bizlere de ihsan buyurmasını niyaz ederim.

Cumanız mübarek olsun.


Kaynak; Tahir-ül Mevlevi şerh-i mesnevi