3. sayfadan devam.
- Kur’an ın müfessir olduğu meselesi günümüz insanının zihninde unutulmuş, yitik, en fazla fulû, belli belirsiz.
- Müfessire düşen aslında öncelikle Kur’an ayetlerinin neyi tefsir ettiğini tespit etmektir. Bu ayet tabiatı tefsir ediyor, bu ayet insanı tefsir ediyor, bu ayet insan psikolojisini tefsir ediyor, bu ayet toplumu, sosyal psikolojiyi tefsir ediyor, bu ayet tarihi tefsir ediyor, bu ayet canlı varlığı tefsir ediyor, bu ayet görünmez varlıkları tefsir ediyor, bu ayet yeryüzünün dinamizmini tefsir ediyor, bu ayet insanın iç dengelerini tefsir ediyor, bu ayet Allah’ı tefsir ediyor demektir. Yani Kur’an baştan sona bir müfessirdir. O zaman Müfessirin yaptığı nedir? Bir müfessiri tefsir etmektir.
- Hocam yine tepetaklak oldu bir çok şey, çünkü alemin Kur’an ı tefsir etmesi meselesi bu konuda tamam. Ama Kur’an ın alemi tefsir etmesi meselesi işi değiştiriyor. O zaman Kur’an tamamen özne ve merkeze oturuyor.
- Eyvallah, zaten bunu böyle yaklaşmadığımızda biz Kur’an ı nesneleştiriyoruz o zaman. Yani Kur’an ı önce müfessir olarak görmez, sadece müfesser olarak görürsek, o zaman Kur’an a anlam giydirmeye ve idhal(Dahil etme içine alma) etmenin önünü açmış oluyoruz. Yani bir tür söyletiyoruz. Ama öncelikle Kur’an ın müfessir olduğunu, hakikati tefsir ettiğini, ölmez, solmaz, pörsümez hakikati, her daim yeni hakikati tefsir ettiğini, dolayısıyla hakikatin kâinattaki tecellilerini tefsir ettiğini ve mutlak hakikatin sonsuz tecellisini tefsir ettiğini ve onun için de tefsirin tükenmeyeceğini. Yani metnin sabit ama tefsirin, yorumun asla sabit olamayacağını ve bu manada tefsirin mutlaklaştırılamayacağını, tefsir mutlaklaşırsa nassın öleceğini, ölü bir metin haline geleceğini, nassın diri oluşunun en güzel sonuçlarından birinin de tefsirin sürekli devam eden, süreli kendini yenileyen, sürekli yorumun arkasının gelmesi olduğunu anlayacağız o zaman.
Devam ediyor.
Kaynak; Vahyin penceresinden