Hz. Mevlana beytinde;
“Oğul, bağını kopar ve kurtul. Ne vakte kadar altın ve gümüş kaydında kalacaksın.”
İnsanın doğal fıtri yapısı gereği nefsi hırslarını dile getiriyor. Zaten Kur’an da bunu açıkça beyan ediyor;
“İnsanlara süslü gösterilerek, kadınlara, çocuklara, kantar kantar altına ve gümüşe, soylu atlara, sığırlara, ekinlere şehvetli bir düşkünlük oluşturulmuştur. Oysa bunlar geçici dünya zevkleridir. Allâh ise... Varılacak en güzel hedef O'nun indîndedir.” (Ali İmran/14)
Yine bir sonraki ayette neyin daha değerli olduğunu öğreniyoruz;
“De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah'dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür. (ali İmran/15)
Bundan da anlaşılıyor ki dünya metaına ehemmiyet vermeyenlere onlara bağlanıp kalmayanlara verilecek manevi mükafat daha değerlidir. Dolayısıyla Allah yolunda yürümek isteyenin ayakları, nefsi, bağlı değil serbest bulunması gerekir.
Dünya metaına düşkün olmamak denek bunlardan tamamen uzak kalmak anlamına gelmediğini de bilmeliyiz. Nihayetinde Allah bütün bunları da insan için yaratmıştır. Önemli olan kazanılan şeylerin helal yoldan kazanılması Allah’ın tespit ettiği sınırlar içinde kullanılması gerekmektedir. Bu konuda Allah Resulü;
“Helal mal Salih kimse için ne iyidir.”
Derken bunu açıklama babında Hz. Mevlana;
“Su geminin içine girerse onu batırır. Ama su geminin altında kalırsa rahat yol alır yüzer.” Beytiyle bu hadisin tefsirini yapmış oluyor. Yani mal ve servet hırsıyla kalbi dolan kimseyi içine su dolan gemiye, mevcut servetine gereğinden fazla önem vermeyen kimseyi ise derin bir su üstünde selametle yüzen gemiye benzetmektedir.
Sonuçta bir insan hür olanlar derecesine ulaşmak için onlar gibi davranmaya çalışmak, maddi ve manevi ayak bağı olabilecek her şeyden sakınarak esaretten kurtulmalıdır.
Allah bizleri de hür olanların izinden gidenlerden eyler inşallah.
Cumanız mübarek olsun.
Kaynak; Tahir-ül Mevlevi şerh-i mesnevi