22 Eylül 2009 Salı

Bilinçli Zihnimiz Elektromanyetik Alan Olabilir mi?

Acaba düşüncelerimiz uzayı etkileyen ve TV ya da radyo yayın sinyallerini taşıyan bir çeşit elektromanyetik alan olabilir mi?

İngiltere Surrey Üniversitesi Biyomedikal ve Hayati Bilimler’den profesör Johnjoe McFadde, bilinçli zihnimizin bir elektromanyetik alan olduğuna inanıyor.
“Teori bilinçle ilgili önceden aşılamayan pek çok problemi çözdüğü gibi, zihin, özgür irade, ruhaniyet, yapay zekanın yaratılışı hatta yaşam ve ölüm gibi konularda bile öngörülen ilişkisi olabilir.” diyor.

Çoğu insan “zihin” kavramını, farkında olduğumuz biliçnçli şeylerin bir bütünü olarak algılar. Ama daha fazlası, çoğu zihinsel aktiviteler, istem dışı olarak faaliyet gösterir. Yürümek, arabanın vitesini değiştirmek, bisikletin pedalını çevirmek gibi aktiviteler zamanla nefes almak gibi otomatik bir hale gelebilir.

Nörobilim’deki en büyük bilmece, beynin bilinçli haldeyken gerçekleştirdiği aktivitelerin, bilinçsiz halde gerçekleştirdiği tüm aktivitelere kıyasla farklı oluşudur.

Bir cisim gördüğümüz zaman retinamıza gelen sinyaller, sinirler yoluyla,iyon kaynaklı elektrik dalgaları olarak hareket ederler. Sinir merkezine ulaştıkları zaman, sinyal kimyasal nöroileticiler yoluyla sonraki sinire atlar. Alıcı reseptör sinir, dışarıdan gelen uyarıcı sinyalin şiddeti doğrultusunda, iletim yapıp yapmayacağına karar verir.

Bu yolla elektriksel sinyaller, bedenimize yayılmadan önce beyinde işlem görürler. Ama bilinç, tüm bu iyon ve kimyasal hareketin neresindedir? Bilim adamları beyinde, bilinçli düşünmenin gerçekleştiği bir bölge veya parça bulamıyorlar. Bilinç kavramı hala gizemini korumakta…

“Bilinç, bizi insan yapan şeydir.” diyor Profesör McFadden. “Konuşma dili yaratıcılık, duygular, ruhaniyet, mantıksal çıkarımlar, zihinsel aritmetik, vicdan, gerçeklik, etik değerler; bilinç olmadan tamamen olanak dışıdır. Peki bunlar nasıl yaratıldılar?”

Bilinçle ilgili esas sorunlardan birisi, bağlayıcı problem olarak bilinen ,”Ağaca bakma” durumudur. Çoğu insan, ağaçta kaç tane yaprak gördükleri sorusuna, “Binlerce diye cevap verecektir.” Ama nörobiyoloji bize, tüm yapraklarla ilgili bilginin milyonlarca sinir yoluyla dağılıp parçalandığını söylüyor.

Bilim adamları, beynin neresinde, tüm o yaprakların tekrardan toplanıp bütün bir ağacın bilinçli ifadesine dönüştüğünü açıklamaya çalışıyorlar. Beyin nasıl oluyor da bilgileri; bilinçlilik hali yaratabilecek şekilde bağlayabiliyor.

Profesör McFadden’in fark ettiği, bir sinirin her harekete geçişinde, elektriksel aktivitenin, beynin elektromanyetik alanına bir sinyal gönderiyor olduğu… Ama tekil sinir sinyallerinin aksine, beynin elektromanyetik alanına ulaşan bilgi, otomatik olarak beyinden gelen tüm diğer sinyallerle birleşiyor. Sonuç olarak beynin elektromanyetik alanının yaptığı bu birleştirme işlemi, bilincin karakteristiğini oluşturuyor..

Profesör McFadden ve ondan bağımsız olarak Yeni Zelanda’lı nörobiyolog Sue Pockett, beynin elektromanyetik alanının bilinç olduğunu düşünüyorlar.

Beynin elektromanyetik alanı, sadece bir bilgi lavabosu olarak değil, aynı zamanda, sinirleri tetikleyip sinyal geçişini sağlayarak veya engelleyerek, hareketlerimizi etkileyen bir kaynak olarak da görev yapıyor.

Teori, öğrenme işlemindeki payını da içeren, pek çok açıklanamaz bilinç özelliklerine de açıklık getiriyor.

Arabayla ilk deneme yaşanırkenki aşırı bilinçli halin, bir süre sonra seri pratikler yoluyla, refleks haline dönüşmesi gibi…

İlk sürüş deneyimlerinin gerçekleştiği anlarda sinir sistemini incelediğimiz takdirde, beynin elektromanyetik alanının sinir geçişini sağlamak ya da engellemek üzere harekete geçirmeye çalıştığı, kararsız sinirsel bir bölgenin varlığını bulabiliriz.
Ama sinirlerin birbiriyle bağlantılı olması sebebiyle, sinyal iletildiği zaman, bir bütün olarak bağlanıyor. Bu yüzden de daha güçlü bir bağ etkisi gösteriyor. Yeterince pratiğin ardından, alanın etkisi giderek belirsizleşiyor. Aktivite öğreniliyor ve daha sonra kullanıldığında bilinçsiz bir refleks olarak ortaya çıkıyor.

Bilincin elektromanyetik alanı teorisi teorisine karşı tezlerden birisi de şu. “Eğer zihnimiz elektromanyetik ise, neden bir elektrik kablosunun veya başka bir dış elektromanyetik alanın altından geçerken, bunu hissetmiyoruz?” Bunun cevabı, derimizin, kafatasımızın ve omurilik sıvımızın, bizi dışarıdan gelen elektriksel alanlara karşı bir kalkan görevi görerek koruyor olması.

Bilincin elektromanyetik alanı bilgisi, günümüzde hala bir teori. Ama eğer gerçekse; özgür idare, yaratıcılığın doğası ve ruhaniyet hayvanlarda bilinç hatta yaşam ve ölümün etkileri konularında pek çok şaşırtıcı gelişmeler olacağı da kesin.

Profesör McFadden’ın açıklamasına göre; “Teori, neden bilinçli hareketlerimizin, bilinçsiz hareketlerden daha farklı bir his uyandırdığını açıklıyor. Çünkü kaynak olarak beynin elektromanyetik alanında bulunan geniş bilgi havuzundan faydalanılıyor.”

Eğitim ve araştırmalar konusunda mükemmel bir üne sahip Surrey Üniversitesi, dünya standartlarında araştırma profiliyle, İngiltere’nin profesyonel, bilimsel ve teknolojik üniversiteleri arasında başı çekenlerden…


(Kaynak: “Synchronous firing and its influence on the brain’s electromagnetic field: evidence for an electromagnetic field theory of consciousness" dökümanı Johnjoe McFadden “Journal of Consciousness Studies” Dr. Susan Pockett.) 16-May-2002

http://www.unisci.com/stories/20022/0516026.htm