15 Eylül 2009 Salı

KABİR AZABI

Çok yerde duyarsınız “Kabir azabı” diye,

Gelin bugün onu işleyelim sizinle.

Önce bilgilerimizi anımsayalım insanın,

Bir bilincimiz vardır kimliğimiz, nefsimiz,

Bir de vehmimiz vardır, düşüncemiz hayalimiz.

Duyularımızla aldığımız etkilenimleri,

Bu vasıta ile yaşarız hislerimizi,

Kimi zaman sevinç, çok kez de acı,

Doğruyu bulmak, hazırlanmaktır ilacı.

Bedenin değil hisler, ruhun karakteridir,

Beden bunun için sadece bir alettir.

Ölünce beden, ruh serbest kalır,

Bilinç ve vehmini de yanında taşır.

Bu nedenle hissedilir ölmüşse bile,

Her acıyı da hisseder bilincinde.

Mesela görmüştür, gömüldüğünü mezara,

Kabullenemez, yalvarır yakınlarına.

Duyuramaz sesini, eşine dostuna.

Görecektir orada her iki alemi,

Uykuya dalacaktır, rüyadaki gibi.

Artık dünya ile ilişkisi bitmiştir,

Hissedilenler, bilinç+vehim+enerjidir.

Bilinçli enerji; irade edilen ne ise,

Yaratır varmış gibi, gösterir size.

Hani deriz ya çoğu zaman,

Allah’tan gelip Allah’a gidecektir insan,

Ulaşacağı yere oyalanırsa dünyada,

O kadar çok uzak kalmıştır aslına.

Allah’a inanıp kullanmışsa aklını,

Nasihat dinler okur kitabını.

Kendi nefsi bilecek asıl gerçekleri,

O zaman anlayacak yanlış bildikleri.

Pişmanlıkla, acıyla içi yanacaktır,

İstisnasız her insan bunu yaşayacaktır.

Hazırlamışsan kendini olacaklara,

Hiç korkma zahmet çekmezsin uyuma.

Cehennem olacaktır. pişmanların kabri,

Cennet olacaktır hazırlamışsa kendini.

Allah herkese hidayet etsin,

Böylece kabrini cennet eylesin.

Bilmek isteyen Kur’an, Hadis okusun,

İnşallah her şey gönlünüzce olsun.