4 Ağustos 2010 Çarşamba

AHİRET BİLİNCİ (3)


"Ahıret", ölüp yok olup sonradan dirilmeye mi, yoksa şu anki bilincimizin sonsuz yaşamına mı işaret etmektedir?

"Bil-ahıreti" vurgusu ile (tıpkı "amentü bil-lahi"de olduğu gibi), b sırrıyla, ahıretin (yaşamın devamlılığının) "kendi gerçeğimiz" olduğuna işaret vardır. Keza, "bil yevmil âhıri"nde "b sırrıyla (kendi varlığımızın sonsuzluğu dolayısıyla) ahir güne (ölüm ötesine)" iman vurgusu yer alır.

Amentü'de "vel ba'sü badel mevt" teki "mefta oluşla birlikte yaşamın devam edeceğine" iman, bu idrak ve kabulün sonucudur.

Dolayısıyla "ahıret", kendi gerçeğimiz olarak yaşamın sonsuzluğudur; ölüp yok olup sonradan dirilmekle başlayacak bir kurgu yaşam değil!


Ahırete "iman", varlığımızın aslının "bilinç" olduğunu kabul etmemizin tabii sonucu olduğu için, kendi varlığının "bilinç" olduğuna inanmayan kimse, varlığının "et-kemik beden"den ibaret olduğu zannı yüzünden, "ahıret" gerçeğini inkâr halindedir ya da örtmektedir! Daha açıkçası, kendini "madde bedenden ibaret" kabul etmek, hakikatine küfürdür. Zira, hakikatin, sonsuz mânâlara, yani "kozmik bilince" ve dahi Esmâ mertebesine dayanır.

Ahıreti inkâr, kendi hakikatini, yani varlığının aslı olan Esmâ mertebesini ve dolayısıyla var edenini inkârdır.

İşte bu sebeple, ahırete iman etmeyen kişinin tüm düşünce ve eylemleri dünya yaşamıyla sınırlı bedensel düzeyde kalır! Öte yandan, madde ötesi gerçeğinin farkında olan birey için ise yaşam, varlığının hakikati olan esmâyı müşahedeye yönelerek, sonsuza dek yaşayacak olan "bilincine" hak ettiği formasyonu kazandırma yolculuğu olur.

Hakikatine imanı olmayanın, var oluş sistem ve kademelerini anlamayanın, ahırete imanı ancak taklidi kabul yollu olur. Kendisinin "madde" değil, "bilinç" olduğu gerçeğini kavrayabilen insan, yaşamını, sonsuza kadar varlığını teşkil edecek olan bilincinin değerlerine göre düzenlemeyi amaç edinir doğal olarak; dünyada bırakıp gideceği bedene göre değil!..

Ölümü bir "yok oluş" gibi varsaymak, ya da ölüp yok olup, daha sonradan bir vakit dirileceğini ummak, kendini madde beden zannetmekten kaynaklanır. Ki bu tür inanışlar Rasûlullah (A.S.)'ın öğretisiyle bağdaşmayan zanlardır! Neden?.. Şimdi bunun açıklamasını yapalım kalem elverdiğince...


Ahmed Hulusi Arşivinden