3 Mayıs 2008 Cumartesi

EĞİTİM KAVRAMINA BAKIŞ – 1 -

Etrafımızda çok duyarız "efendim eğitim yok. Bu yüzden kaba insanlıktan uzak tipler çok" diye. Halbuki biraz dikkatli baksak kaba saba gördüğümüz o insanlar senden benden daha fazla mürekkep yalamış, tahsilli tipler olduklarını farkederiz. O zaman da "okumuş ama adam olamamış" der geçeriz.
Peki eğitimi hiç düşünüyor muyuz? Bizce eğitim nasıl olmalı, olamıyorsa neler yapmalıyız, neler yapıyoruz? Gelin birlikte biraz fikir jimlastiği yapalım. Eğitim deyince okuldaki öğretim aklınıza geliyor, orada da kalıyorsanız... Eğer çok büyük bir şansınız yoksa kesin kaybedenlerdensiniz. Kendinizle barışık yaşayamazsınız. Kimselerle anlaşamazsınız. Devamlı olarak beni hiç anlamıyorlar bahanesine sığınır içinize kapanır, küçülür gidersiniz. Çocuklarınızla iletişim kuramazsınız. Değeriniz sadece hizmetini gören, para sağlayan bir araçtan öte gitmez. Sözleriniz dinlenmez. Sizinle birlikte görülmemek için mazeretler, hırçınlıklarla karşılaşırsınız.
İçinizi bu şekilde epeyce kararttıktan sonra ben olsam geri kalanını okumakta tereddüt ederdim. Peki ne olacak? Kabuğumuza çekilip "ne yapalım kader işte, bizimki de hayırsız çıktı" mı diyelim. Tabii ki hayır. Yapacağımız şey önce durum tesbiti olacaktır. Diyelim ki çocuğumuzu "iyi ve hayırlı" olarak yetiştirmek istiyoruz. Yapmamız gereken önce bilgilerimizi güncellemek. Dedelerimizin zamanında değiliz. Çocuğumuz 5 yaşında bilgisayarda uzay savaşları oyunları oynarken, televizyonlarda, internette güncel tüm bilgilerle iç içe iken, siz tutar bizim zamanımızda diye başlarsanız... sussanız daha iyi yaparsınız. Siz anne veya baba olarak onun size, kendisine ve çevresine karşı iyi davranış alışkanlıkları edindirmeniz gerekiyor. Eski tabirle "iyi terbiye etmek" deniyor bu işe. Peki nasıl olacak.?
Öncelikle bir rehber öğretmen, çocuk psikoloğu, hiç değilse bu konuda yazılmış bilimsel bilgileri edinmek, yani bilgilerinizi güncellemek gerekiyor. Sonrada aşama aşama uygulamak. Eğitime (anne baba olarak) hazırlanmaya daha çocuk doğmadan başlanması gerekiyor. Çocuk anne karnındayken bile beyin faaliyetleri aktif olduğu için algılamaya açıktır diyor bilim adamları. Örneğin gürültülü yüksek frekanslı müzik çalındığında, annenin agresif sinirli davranışlarda bulunduğu anlarda, çocuğun daha sinirli hırçın tekmelemelerle huzursuz davranışlar sergilediğini, aksi düşük frekanslı klasik müzik dinletildiğinde, annenin mutlu huzurlu mırıldanmaları anında bebeğin sakinleştiği daha az tekmelediği gelişmesinin daha hızlı olduğu artık bilinen şeyler. Yani önce kendimizden başlamamız gerekiyor.
Bu da demek oluyor ki çocuğumuz varsa veya yapmayı düşünüyorsak, bize kendisine ve çevresine faydalı iyi bir insan olsun istiyorsak; bizlerin çok çalışması, bilgilerimizin güncelenmesi, bıkmadan, vazgeçmeden bilenlerden de yardım alarak devam etmemiz gerekiyor. Kötü insan yoktur. Nasıl davranacağı öğretilmemiş, eğitilmemiş, alışkanlıklar edindirilmemiş insanlar vardır.
İşin en acı tarafı da aslında sürecin kısa olmasıdır. Çocukta ortaokul, bilemediniz lise ikinci sınıfa geldiğinde artık eğitim alışkanlık edinme dönemi bitmiştir. Belki öğretebilirsiniz fakat çocuk istemiyorsa artık uygulatamazsınız. Bu konuya biraz devam etmek istiyorum ama şimdilik bu kadarda bırakıp sizleri sıkmayayım istedim.
Her şey gönlünüzce olsun.