5 Mayıs 2008 Pazartesi

EVLİLİK - 2 -

Evliliği düşünen, evli olan kardeşlerime mutlu olmaları için dikkat etmeleri gereken konuları hatırlatmaya çalışıyordum. Evlilik bambaşka bir kavramdır. Bilinmezliklerle dolu bir alemdir. Eşler ya birbirlerinin, zaaflarını zevklerini, hobilerini, ilgi alanlarını, sevmediği, sevdiği söz ve davranışlarını iyi bilecek, onları kullanarak eşini mutlu ederek kendide mutlu olmayı başaracak; Yahut bir taraf hiçbir itiraza gitmeden diğer tarafın kararlarını olduğu gibi kabullenmesi, bulduğu ile yetinip mutlu olmayı deneyecektir. Siz de, eşiniz de, çocuğunuz da tek başına "birey" dir. Doğruları, yanlışları kendi beynindeki veri tabanına göre oluşur. Hayata herkes kendi penceresinden bakar. Evlilik kurumunda bireylerin birbirlerine bakış açısı, bireyleri olduğu gibi kabullenilmesi şeklinde olmalıdır . Unutulmaması gereken tek bir kural olmalıdır. "Siz eşinizi ne kadar mutlu ediyorsanız sizde o kadar mutlu olursunuz." Önemli olan ortak noktaları tespit edip ona göre ortak kurallar koyarak eşlerin bu kurallara sadık kalmaları gerekecektir.
Bir kitapta okumuştum. Bir annenin evlenecek kızına tavsiyelerde bulunurken "Sen kocana kul ol ki, kocan da senin kölen olsun" Çok anlamlı bulmuş, ne anlatmaya çalıştığını anlamaya çalışmıştım. İlk anda kızını kul köle mi olmasını öneriyor diye aklıma gelmedi değil. Ama düşününce ve yaşadığım hayatı daha dikkatli izleyince ne demeye çalıştığını ve sonuçlarını anladım. Eşim benim verdiğim bir karara itiraz etmeden kabullendiğinde ona karşı eziklik minnet duyuyordum. Eşimden gelen bir temenni, bir dilek sanki emir gibi geliyordu. Hani derler ya iki elim kanda olsa diye, onun gibi her şeyi bırakıp o dileği yerine getirmeye çalışıyordum. Beklentim" onun beni kırmadan itiraz etmeden kabullenmesi " davranışını sürdürmesi idi. Aksi davrandığında öyle hissetmiyor, isteksizce, kararımı kabullenmiş olsa da beni tatmin etmiyordu.
Eşler birbirleri ile yan yana değil de iki rakip gibi davrandıklarında hayat çekilmez olur. Cehenneme döner. Her iki tarafta aslında birbirine güvenmek, dayanmak ister. Lakin illa da benim isteklerim ön planda olsun ister. Hani bazen duyarsınız. Bilhassa bekar kızlardan. " Efendim karşılıklı oturup konuşarak tartışarak hangi taraf daha mantıklı ise onun kararı uygulanır." derler. Yanlış. Siz dünyanın neresinde gördünüz, karşı tarafı suçlamak amacı hariç "evet ben yanlış düşünmüşüm. Özür dilerim" diyebilecek bir babayiğidi?
Yapılacak şey; Fikri ileri sürene hiçbir zaman kesin ifadelerle karşı çıkmayın. Diyelim ki o fikre katılmıyorsunuz. Olsun siz kabullenmiş görünün. Bir şey kaybetmezsiniz. Biraz zaman geçtikten sonra "Hayatım böyle istemiştin ama şöyle yapsak daha iyi olmaz mı " ikazını yaparsınız. Böyle bir davranış sizi eşinizin gözünde gerçekten saygın bir noktaya getirir. Kendisine inandığınızı, desteklediğinizi, sevdiğiniz için hata yapmanızı istemediğinizi düşündüreceksiniz. İyi bir kazanma şekli değil mi.
Her şey gönlünüzce olsun.