İnsanın fikri bir zorlama olmadan ortaya çıkan fiil ve davranışları yani huy, mizaç konusunu karakter oluşumunu inceliyorduk.
Anne karnında 120 ci günde aktive olan beyin gelişimini cenin içinde devam ettirir. Anne ve Baba genlerinden hangisi baskın ise o yönde beyinde sinirsel merkezler hassas hale gelir. Tıpkı bir bitkinin kök salması gibi giderek genişleyen, yani ilk açılan sinir merkezlerini destekler mahiyette her an yeni sinir grupları aktive olur. Beyin de artık anne karnında da olsa etkilenimleri değerlendirme çalışması başlamıştır. Duymuşsunuzdur anne karnındaki bebeğin annenin fiziksel veya psikolojik konumuna göre etkilendiği haberlerini. Yine bu dönemde anne kanı ile gelişimini sürdürdüğü için annenin içtiği sigara bile sadece annenin değil, henüz çok hassas durumdaki bebeğin beynini daha fazla etkiler. Hatta zihinsel özürlü veya felçli doğmasına bile yol açabilir. İçki ve uyuşturucuyu söylemeye zaten gerek yok biliyorsunuz.
Anne karnında iken bebek dış etkenlerden korunan bir ortamdadır. Atmosfer tabakasının nasıl bizleri birçok zararlı radyasyondan koruyorsa, daha tam gelişmemiş bebeğin beyninin normal sayılan bir çok radyasyon ve ışınımdan da onu korur. Yaratıcı, insanın beynine çok önem vermiştir. Çünkü ancak o insan bedeninin aldığı gıdalardan elde ettiği bio enerjiyi bir tür değişime tabi tutarak daha yüksek frekaslı bir üst boyut şartlarına uygun yapılanmayı (Ruh) sağlayabilen tek organdır. Zaten İslam’da ibadet dediğimiz çalışmaların bile asıl amacı beynimizin daha sağlıklı çalışması içindir. Neyse konuyu dağıtmayalım.
Bebek doğduğu an etrafındaki koruma duvarı kalkmıştır. Artık bağımsız, kendi enerjisini üreten, etkilenen değerlendirmeye hazır bir birimdir. Bu aşamadan sonra İlk olarak aile çevresi, sonra sosyal çevre eğitim aşamalarında davranışlar olgunlaşır. Ancak bu değerlendirme ve tepki şekli ilk açılım yapmış olan merkezlerin işlevi yönünde oluşacaktır.
İnsan bir işi işlediği ve çokça yaptığı zaman, onu itiyat haline getirir ve o işin yapılması kendisine kolay gelmeye başlar. Artık onu işlemek için düşünmez, sebep aramaz. Davranışların olgunlaşması sıfırdan itibaren yavaş yavaş şekillenir.
Her insan kendisini onunla tanımlayıp isimlendirdiği bir hal ve harekete sahiptir. Mesela “cömert” olma fiilini benimsemişse kendisinin harcadığı paradan bahseder. İnsan kendisinde bulunmayan bir huyu elde etmek istediğinde onu muhtemelen elde edeceği yollara başvurması, o huyu kendisine kazandıracak fiillere yönelmesi şeklinde gerçekleşecektir.
Bu konuda düşüncelerimi zorlayan bir olgu da insandaki organların şekil olarak gelişiminin beyindeki bu huy mizaç açılımı yönünde olup olmadığı konusu. Ama henüz bu konuda bir kaynağa rastlamadım. Hayvanların huy ve mizacı sabit olduğu, aynı tür davranış gösteren hayvan ve insanın şekilde birbirlerine yakın olmaları, yetenek ve istidadın organlarda değil beyinde şekillenir oluşu beni bu düşünceye itti. Tabii sadece benim için geçerli bir teori.
Şimdilik burada keseceğim. Biraz da eski dönemlerde insan mizacına ait tespit ve tahminlerinden bahsedeceğim.
Her şey gönlünüzce olsun.