5 Mayıs 2008 Pazartesi

EVLİLİK - 3 -

Evlilik sosyal olarak insanların bir arada huzurlu olarak yaşayabilmeleri için olmazsa olmaz kurumlarından biridir. Her ne kadar bugün bu önemden eser kalmamış olsa da, vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İnsan dediğimiz canlı da nihayetinde bir hayvandır. Hormon ve içgüdülerinin dürtüleri ile yaşamına yön verir, değerlendirir. Diğer canlılarda gerek içgüdü ve gerekse hormonsal aktiviteleri sabit olduğu halde, insanınki kendi isteği veya çevre etkileri ile değişebilen bir karaktere sahiptir. Doğal hiyerarşik düzenin en üstünde bulunan erkek, en fazla etkilenen, kontrolü en kolay bozulan canlıdır.
İnsanı biz sadece bedensel olarak ele alıp değerlendirdiğimiz için, bedeni kontrol eden içgüdü ve hormonsal dürtülerini etkileyen bedensel ve çevresel etkenleri önemsemiyoruz. Örneğin en kolay etkin olabilen cinsel dürtüler, erkekte sadece hayal kurmakla bile bedenindeki elektrik seviyesini arttırır. Bedenin otomatik olarak ürettiği meni dediğimiz salgılar sistemli olarak atılmadığı takdirde kişide hem bedensel hem psikolojik olarak rahatsızlık yaratır. Agresifleşme, olaylara negatif yaklaşım, çabuk parlama, hatta kırıp dökme, parçalama isteğinin artması şeklinde psikolojik olarak etkilendiği gibi, kasıklarda ağrı, baş ağrısı, ateş yükselmesi tansiyon artması şeklinde organik rahatsızlıklar oluşur. Organik rahatsızlığı kadınlara şöyle anlatabilirim, Süt veren bir anneyi, bebeği yeteri kadar emmediği takdirde memelerde biriken süt nasıl rahatsızlık veriyorsa, erkekte de bedende biriken meni, oran olarak aynı rahatsızlığı verir. Hatta memeyi süt çekme pompaları ile boşaltınca kadın rahatlar. Erkekte ise, ister elle, ister aletlerle meniyi boşaltmak, tam rahatlık sağlamaz. Erkek bedeninde birikmiş elektriğin ancak kadın bedenine teması halinde deşarj olur. Bu nedenle erkek kadına mecburdur.
İnsanlar arasında yanlış bir kabullenme var. Efendim sex, ancak eşlerin karşılıklı olarak kabullenip müşterek yaşayacakları bir eylemdir derler. Bu yanlıştır. Bilhassa erkek için yemek yemek gibi, su içmek gibi ihtiyaçtır. Ancak bunu müşterek zevk haline getirebilir. Kadın sex e erkek kadar sık ihtiyaç duymaz. O nedenle de kadın, sexin erkek için neden bu kadar önemli olduğunu anlamakta zorlanır. Hatta bu yüzden çoğu kadınlar genelde erkeğin sex talebini silah olarak kullanıp isteklerini kabule zorlamaya çalışır. Bir kadın, erkekte; Mutlaka maddi veya manevi çıkar edinmek için sex yapıyor, sanki lütfediyormuş gibi davranıyor, küçük ve zayıf gördüğünü hissettiren bir davranışta bulunuyor kanaatı uyandırmışsa, artık o kadının kaç yıllık evli olursa olsun, bir önemi kalmamıştır. Böyle bir davranışın sonucu aldatma ve boşanma sebeplerinin en başında gelir.
Evliliklerde cinsel yaşam bunun için hayati önem taşır. Evli hanımlara veya evlenmeyi düşünen Hanımlara tavsiyem, unutmayın erkeğin sex ihtiyacı her yaşta mutlaka vardır. Erkeğinizi dolu silahla yani rahatlamamış bir şekilde bıraktığınızda onu kaybetmeye başlarsınız. Eskiler onun için erkek, kadını at sırtında arzu etse kadın mutlaka kabul etmelidir şeklinde açıklamışlar.
Gazetedeki haberde sadece yaşam süresinin uzamasının ispatlandığını okuduk. Doğrudur. Sadece fiziksel yaşamın uzaması değil, negatif elektriksel yükün deşarj edilmiş olması, erkeğinizi yumuşak başlı sevecen hale getirir. Onun için ne yapın edin, ister sevişerek, ister masajla ama mutlaka bedensel olarak dokunarak hoş görü ile onu rahatlatın. Yalnızken sohbetlerinizi birbirinize dokunarak, sarılarak yapın. Yatakta sevişmeseniz bile elleriniz birbirinizin bedeninde, hatta cinsel organında olsun. Akşam eve geldiğinde veya sabahleyin işe giderken sarılıp öpmeden evden çıkmasına izin vermeyin. Erkek deşarj olmamış, rahatlamamış bir şekilde evden çıkarsa içgüdüsel olarak mutlaka bir şekilde bunu sağlamaya çalışacaktır.
Evin dışında nikahsız, yani toplumun birlikte olmaya psikolojik olarak onay vermediği kadınlarla birlikteliğinde ise erkeğin de kadınında bedenlerindeki negatif elektriklenme nötr olmaz, deşarj olmaz, bilakis artar. Kısa süren maddi rahatlamanın yanı sıra yanlış bir şey yapıldığı duygusu, pişmanlık bunun göstergesidir. Bu negatif aşırı yüklenme, hem erkekte hem kadında onarılmaz deformasyonlara sebep olacaktır. Bulaşıcı cinsel hastalık ihtimalini saymıyorum bile.
Sağlıklı ve sevgi dolu bir yaşam için biliyorum kadınlara daha fazla iş düşüyor. Onun için yuvayı dişi kuş yapar dememişler mi. Erkekte kadında hem kendilerini hem de eşlerini iyi tanımaları, ihtiyaçlarını iyi bilmeleri. İsteksiz de olsa bunu hissettirmeden yardımcı olmaları gereklidir. Yazılı ve görsel basının en güzel kadınları üstelik çıplak olarak her yerde insanların gözünün içine sokması, erkekler için ne kadar acı verici bir düşünsenize. Cinsellik belli bir noktadan sonra artık kontrol edilemez bir dürtüdür. Zayıf kişilikli olanların sapıklıkları bunun bir sonucudur.
Lütfen sevdiğiniz eşinizi, erkeğinizi dolu ve gergin olarak kendi haline bırakmayın. O çekinip istemeyebilir. Siz bu işi üstlenin. Çamaşır yıkamak, ütü yapmak, ev temizliği yapmaktan daha kolaydır. Ama erkeği sizin köleniz yapar.
Her şey gönlünüzce olsun.