12 Mayıs 2008 Pazartesi

KİME İNANIYORUM

İnançlar konusunda dediğim gibi önce DİN kavramının nasıl ele alınması gereğini kesin olarak tespit etmemiz gerektiğini yazmıştım. Tabii daha önce de Din kavramını yaratan, uygulamaya koyan varlık hakkında bilgi sahibi olmamız onu tanımamız gerekiyor.
Bugün Tanrı, İlah, Allah kavramlarını, yani KİME inandığımı irdelemek istiyorum. Okuyucular arasında yanlış düşüncelerim olursa düzeltmek için lütfen yardımcı olsunlar.
Din denince Tüm kainatın bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm boyutlarıyla var oluşunu, düzenini kabul ediyorum. Bu düzenin işleyiş sisteminin adı da "İslam" dır diyorum. Tüm bunları kendi ilminde yaratan, programlayan, her an yenileyip güncelleyen varlığın adına da Allah diyorum. İşte Kime inandığım sorusuna kendimce verdiğim en kısa cevap.
Burada Tanrı, İlah kavramları kafa karıştırıyor. Kimine sorduğumda Tanrı, İlah, Allah aynı anlama gelen kelimelerdir diyor, Kimi Allah'tan başka ilah yoktur diyor, Kimi Tanrı ilah yoktur sadece Allah vardır diyor. Uygulamalara bakıyorum Tanrı kelimesi çok kullanılıyor. Kitaplarda, eğitimde, Askerin yemek duasında bile Tanrı kelimesi kullanılıyor. Edindiğim intiba, herkes kafasında bir Tanrı, İlah şablonu çiziyor, buna bazen Tanrı diyor, bazen İlah oluyor, bazen Allah ismini veriyor. Yani tam olarak bilmiyor. Ben de en azından kendimi ikna etmek, mümkün olduğunca en doğrusunu bulmak için araştırdım.
Tanrı, İlah; Tapınılan varlık anlamına geliyor. Yani çeşitli söz ve davranışlarla öğülen, yüceltilen, büyütülen, bunun karşılığında da tapınan kişinin arzu ve istekleri doğrultusunda karşılık vermesi beklenen varlık. Bir başka yerde, boyut veya mekanda varlığı kabullenilir, emirlerini yarattığı melek vasıtasıyla görevlendirdiği elçisine bildirerek insanlara tebliğ eder. Kabul edenlerin isteklerini yerine getireceğini, kabul etmeyenleri ise cehennem dediği işkence odasına atacağını bildirir. Yarattığı kainat, insan, kendisinden farklı adeta patron işçi gibidirler.
Bu konuda A.Hamdi Yazır'ın Kur'an Dili eserinde, Gazali'nin İhya'sında, Şah Veliyullah Dihlevi'nin eserinde, yani ilmi kariyeri tartışma götürmez kaynakların hepsinde Allah, kendine özgü bir varlığın ismidir. Hiçbir şekilde Tanrı, İlah kelimeleri, Allah Kavramının ifade ettiği anlamı karşılamaz deniyor. Tanrı, İlah kavramları; insan zihninin yarattığı isimler olduğu, Allah isminin ise bizzat isimlenen varlık tarafından beyan edildiği anlatılıyor. Üstelik bu isim ait olduğu Varlığın, diğer değişik anlamlar içeren isim ve sıfatların tümünü kapsayan bir isim olduğu açıklanıyor.
İslam Vahye dayanan bir Din olduğuna göre işin doğrusu da böyle olması gerektiği sonucu çıkıyor. Bilgisayar programı ve onun yazılımını yapan kişi örneğini tekrar düşündüğümde Tüm bu düzeni yaratan, programını yapan, işleyiş sistemini düzenleyen, izleyen, güncelleyen Varlık; Allah İsmi ile işaret edilen varlıktır(Bu deyim Ahmet Hulusinin) Bize kendisini ne kadar tanımamızı istemiş ve bildirmişse ancak o kadar tanıyabileceğimiz bir varlık.
Emir ve yasaklar ve ibadetler konusunu sonra irdeleyeceğim. Fakat şunu söyleyeyim kesinlikle tapınma eylemi olmadığını biliyorum. Çünkü çıkan sonuçlar Allah'ın Tapınılacak bir Tanrı olmadığını ortaya koyuyor.
İşin bu noktasında Tevhid inancı dediğimiz kavramı incelememiz gerekiyor. Bundan sonra İslam’da tevhid’i konu olarak alacağım inşallah.
Her şey gönlünüzce olsun