Eğitimde en az düşünülen ama en çok istenen saygı ve sevgi kavramlarıdır. Aklımızda hep çocuklarımız ve onların eğitimi var. Çok şeyler yapmak istiyoruz. En iyi okusun, en bilgili olsun, kendisi ile gurur duyacağımız bir birey olsun istiyoruz. Bize çevresine büyüklerine saygılı, sevgi dolu olmasını arzuluyoruz.
Bunları hep istiyoruz da, kendiliğinden olmaz ki bu. Okulda sadece maddi bilimler öğretilir. Sevgi, saygı, görgü aile içinde bireylerin birbirine bakarak öğrenilen davranışlardır. Bir düşünün, hatta birkaç gün istatistik tutun. Çocuğunuza hitap ettiğinizde onu onore eden, mutlu eden kaç söz saffetmişsiniz; eleştiren, talimatlar veren, kızma, hatta hakarete kaçan kaç adet sözle hitap etmişiz. Sonuçlar çocuğunuza öğrettiğiniz davranışlardır. Aynıyla hatta maddi bilimleri de öğrendiği için katlanarak dönecektir. Şimdi söyleyin çocuğunuz mu hayırsız çıktı siz mi öyle yetiştirdiniz.
Anne Baba olarak çocuğunuzla aynı dersleri görmeniz gerekmiyor. Artık siz eğitensiniz, onun çalışmalarında kullanacağı yöntemleri geliştirmeye çalışmak, çalışmalarına imkan ve zemin yaratmak, yaptıklarıyla ilgilenmek biz büyüklerin ana görevidir.
Çocuğumuzun bize ve çevresine olan davranışlarını bilhassa 5- 6 yaşına kadar olan dönemde bizi örnek alarak öğrenir. Bir aralar bir TV de Sabri Tandoğan’ın gönül sohbetleri diye bir programını izlemiştim. Bir anısını şöyle anlatıyordu. " Paşa dedeyi ziyarete gittiğimizde emekli olan dedem, en güzel kıyafetleriyle bizleri kapıda karşılar, yaş seviyesine bakmadan herkese gayet kibar ve nazik davranarak hoş geldiniz der hatırımızı sorar, elimizden tutarak oturacağımız yere kadar götürür, ihtiyacımızı sorar sonra gidip yerine otururdu. Kendisine Çocuklar daha 1.5 - 2 yaşında anlamazlar ki, neden yapıyorsun deyince; Hayıır..! Onlara, bana büyüyünce nasıl davranacaklarını öğretiyorum. Büyüdükten sonra öğrenemezler" diye anlatıyordu. Gerçekte buydu.
Önemli gördüğüm konulardan biride saygı kuru kuruya gösterilemiyor. Kendimden biliyorum. Saygı görmek isteyen onu hak ettiğini göstermesi gerek. Belediye otobüsünde koltukta oturan öğrencinin başına gidip söylenen teyzelere çok kızıyorum. Birde suçluyorlar. "kalk, kalk, kalk yaşlılar varken oturmaya utanmıyor musun. Annen baban sana terbiye vermedi mi" diye çıkışırlar. O çocuk size neden saygı duysun ki. Daha siz sevgiyle yaklaşmak, karşısındakinin de bir insan olduğunu kabul etmeyi bile öğrenememişsiniz. Sanki isteyerek yaşlanmışsınız. Siz önce sevginizi karşılıksız sunmayı başarın, sonra saygı bekleyin değil mi?.
İşte sayın bizler, anneler, babalar. Yani tüm büyükler. Çocuklarımızın bize saygı duymasını sevgiyle yaklaşmasını ona bizzat bizler öğretmemişsek lütfen onları suçlamayalım. Nasıl yapacağımızı bilmiyorsak rehber öğretmenlerden, psikologlardan, davranış bilimcilerden sorup öğrenelim. Çok geç olmadan yapalım. Göreceksiniz hepsi gurur duyacağınız bireyler olarak toplumda yerlerini alacaklardır.
Her şey gönlünüzce olsun.