2 Mayıs 2008 Cuma

MUTLULUK - 3 -

Bu yazımda mutlu olmak için kullandığımız "biyolojik beden"den bahsedecektim ama önce onun var olduğu boyut itibarıyla Dünya, Güneş sistemi ve uzaydan konumuzu ilgilendirdiği kadarıyla bahsetsem iyi olacak.
Dünya; 12.500 km çapında, kendisinden 1.300.000 defa daha büyük olan Güneş adını verdiğimiz yıldızın en yakın üçüncü gezegenidir. Güneşte milyarlarca galaksiden samanyolunun kenara yakın küçük yıldızlardan biridir. Tüm bu galaksilerin yer aldığı alanda uzay dediğimiz alandır. Hidrojenle doludur.
Evrende her şey enerji kökenlidir. Biz henüz 15 -20 çeşit enerjiyi ancak tanımlayabildiğimizi, halbuki çeşit itibarıylada neredeyse sonsuz çeşitlilikte enerjinin tahmin edildiğini bilim adamları söylüyor ben değil. İşte bizim mutluluk problemimize katkısı bu enerji boyutu itibarıyla oluyor.
Evrenimizde her varlık kendine özgü enerji üretir. Hem kendi varlığını sürdürür, hemde dışına yayınlar. Yıldızlar, gezegenler, uydular, en büyükten en küçüğüne kadar. Tabiiki hangisininki daha güçlü ise diğerinin yapısında değişikliklere sebep olabilmektedir. Bizde biyolojik beden itibarıyla yaşadığımız süre zarfında bu enerji yağmurundan etkilendiğimiz kadar dışarıya beynimizin ürettiği enerjimizide kendi beyin şifremiz kanalından yayınlarız.
Bildiğiniz gibi bedenimiz programlanmış işleyişi itibarıyla genetiğine bağlıdır. Tüm "canlılarda" böyledir. Şöyle düşünün bir bilgisayar programlayıcısı var. Bir sistem yaratıyor. Bu sistem içinde varlığını sürdürecek binlerce milyonlarca özgün program yazıyor. Adına ağaç diyor, kuş diyor, diyorda diyor. Oluşumu sonsuz derecede faktörlerin etkisinde olusan bir sistem, Bildiğimiz evren' de bu sistemin birimlerinden yazılımlarından biri. O dahi kimbilir nelerin etkisi yahut katkısı ile var edilmiş bilinmez. Bu yazılımı yapanın da ilmi sonsuz çünkü.
Neyse biz Dünyamıza dönelim. Dünyadaki bizim bulunduğumuz boyut itibarıyla yaşam enerjimiz güneşin ürettiği enerjiye bağlıdır. Buna Can diyoruz. Bitki, hayvan ve insan bu enerji ile oluşur. Doğar, büyür, yaşamak için, soyunu devam ettirmek için savaşır. Çoğalır yaşlanır ve ölür. Ölüm dediğimiz şey biyolojik bedenimizin yaşam enerjisini kullanamaz hale gelmesi yani enerjisinin kesilmesi olayıdır. Bir motorun şalterinin kapatılması eylemi gibi. bunun sonucuda beden hangi maddelerden elementlerden oluşmuşsa ona dönüşür. Çünkü bedenin hücresel yapısını bir arada tutan beynimizin ürettiği bio enerjide artık üretilmemektedir.
Gördünüzmü insanı nerelere getirdim. Daha nerelere getireceğimi takip ederseniz görürsünüz. Peki diyeceksiniz mutluluğu buldunmu bari. Bana göre evet buldum ve yaşıyorum. Hamdolsun şükürler olsun.
Tekrar görüşmek üzere. Her şey gönlünüzce olsun.